29 Kasım 2010 Pazartesi

Wernicke-Korsakoff‘lularla bir dayanışmada Samsun'dan

Wernicke-Korsakoff‘lu eski mahpuslarla dayanışma konseri Ankara’dan sonra Samsun’da da yapıldı. SAMSUN- Çeliğe Su Verenlerle Elele Dayanışma Ağı, Samsun'da W.Korsakoff’lu eski mahpuslarla, dayanışma konseri düzelendi.Fuariçi Derye Tesisleri'nde düzenlenen konsere sanatçı İlkay Akkaya, fotoğrafçı şair Mehmet Özer ve Ordu'dan yerel müzik grubu İcraat katıldı. Yaklaşık bin 500 kişinin katıldığı konser, saygı duruşu ile başladı.

Tuğba Can, yaptığı açılış konuşmasında, Wernicke-Korsakoff‘lularla dayanışmanın önemine işaret etti, emeği geçen herkese teşekkür etti. İstanbul Girişimi adına söz alan Seza Mis Horuz, bu dayanışmanın tüm dayanışmalardan çok daha önemli ve özgün olduğunu kaydetti. Mis, "Zira bu dayanışmanın özgürlük uğruna, insanca yaşam uğruna, sosyalizm uğruna mücade edenlerin, bu mücadelede ağır bedeller ödeyip, sağlıklarını kaybedenlerle bir dayanışma" olduğunu vurguladı.
Mis, bu dayanışma etkinlikleri ile aynı zamanda ülkemizdeki hapishanelerde yaşanan sorunlara karşı da duyarlılığı arttıracağını, F tiplerindeki dayatmalara da tavır alındığı kaydetti.
Wernicke-Korsakoff hastası Servet Paksoy ise, böyle bir dayanışma için emek veren herkese teşekkür ederek duygularını ifade etti. Eyüphan Başar ise “Korsakofflu olarak bir çok şeyi unuttuk ama unutmadıklarımız da var dedi. Konuşması izleyicilerin alkışını, slagonlarını ile karşılandı.

Etkinlikte sı sık, "Devrim şehitleri ölümsüzdür", "Yaşasın devrimci dayanışma", "İçerde dışarda hücreleri parçala" sloganları atıldı.
Konserde Mehmet Özer’in hazırladığı "Hapishaneler ve ölüm oruçları" konulu fotoğraflar slayt gösterimi şeklinde sunuldu. Özer’in okuduğu gecey renk kattı. Daha sonra sahneyi Grup İcraat aldı. Gecede Bafra Kapalı T Tipi Hapishanesi'nden tutuklu ve hükümlülerin gönderdii mesaj okundu.
Gecenin finalini ise İlkay Akkaya yaptı. Akkaya, gecenin sonunda söylediği "Çaw Bella" marşına yüzlerce kişi eşlik etti.


 http://www.solalternatif.com/Ana-sayfa/62-Haberler/6892-wernicke-korsakofflularla-bir-dayanmada-samsundan.html

Etkin Haber Ajansı

Çeliğe Su Verenler Samsun'da el ele verdi

Samsun'da, hapishanelerde yaşanan ölüm orucu sırasında uzun süreli açlığa bağlı olarak ortaya çıkan "Wernicke Korsakof" hastalığı mağdurlarıyla dayanışma gecesi düzenlendi....

Mehmet Yazıcı / Samsun 
      
Hapishanelerde haksızlıklara karşı direnerek bedenlerini siper edenlerle dayanışmak için bir araya gelen Wernicke Korsakoflular ve Eski Mahpuslarla Dayanışma Girişimi’nin düzenlemiş olduğu “Çeliğe su verenlerle el ele dayanışma konseri” dün Samsun’da yapıldı.

ETKİNLİK AYAKTA İZLENDİ
Samsun Fuar içinde bulunan Derya Tesislerinde düzenlenen geceye yoğun ilgi vardı. Bin kişilik salonda yer bulamayan birçok katılımcı etkinlikleri ayakta izledi. Etkinlik Saat 19.30’da fotoğraf sanatçısı ve şair Mehmet Özer’in hazırlayıp sunduğu slayt gösterisiyle başladı. Ölüm oruçlarında yaşamını yitiren devrimcilerin görüntülerinin de yer aldığı saydam gösterisi sırasında “Devrim şehitleri ölümsüzdür”, “Yaşasın halkların kardeşliği” gibi sloganlar atıldı. 
 
SANATÇILAR KATKI VERDİ
“Çeliğe Su Verenlerle El Ele” dayanışma kampanyası bünyesinde düzenlenen geceye Samsun’dan 12 sendika siyasi parti ve demokratik kitle örgütü destek verdi. Ses Sanatçı İlkay Akkaya, Fotoğraf Sanatçısı ve Şair Mehmet Özer ile Grup İcraat’ın da kampanyaya destek vermek amacıyla katıldığı etkinlikte, hastalığa yakalanan eski mahkûmlar da birer konuşma yaparak yaşadıkları süreci anlattı. 
 
EŞİTLİK VE ÖZGÜRLÜK İÇİN
Eşitlik, özgürlük mücadelesinde paylarına mahpusluk düşmüş, açlık grevlerinde ve ölüm oruçlarında hastalanmış insanlar için bir araya geldiklerini belirten bir korsakof hastasının konuşması dinleyenleri duygulandırdı. Konuşmacı, “Kalbimizi, aklımızı ve vicdanımızı, kardeşlerimize bağımsız bir yaşam alanı oluşturmak için yan yana koyuyoruz. İnsanlığın eşitlik ve özgürlük mücadelesinde payımıza düşen, bedellerini ödediğimiz zulümleri biliyoruz. İstiyoruz ki, eşitlik, özgürlük mücadelesine adanmış hayatlara “kimsesizlik-sahipsizlik” damgasını vurmasın” dedi. 

İLKAY AKKAYA BÜYÜLEDİ
Slayt gösterisinin ardından sahne alan Mehmet Özer’in konuşması da sık sık sloganlarla kesildi. Cezaevlerinde yaşanan insanlık ayıbına hiç kimsenin duyarsız kalamayacağını belirten Özer, cezaevlerinin birer ölüm kampı haline döndüğünü belirterek, “Cezaevlerindeki yaşam koşullarının düzeltilmesi için verilen mücadelede sakat kalanlara destek vermemin de insanlık görevi olduğunu söyledi. Özerin okuduğu, “Bıçak kemikte” isimli şiire katılımcılar da eşlik etti. Daha sonra sahne alan İlkay Akkaya’nın seslendirdiği parçalarla coşan katılımcılar, birçok parçayı sanatçıyla birlikte söyledi. 
 
YAŞAM EVİ KURULACAK
'Çeliğe su verenlerle el ele' sloganıyla, Wernicke Korsakoflular ve Eski Mahpuslarla Dayanışma Girişimi tarafından düzenlenen etkinlikler sayesinde toplumsal bir yaranın sarılmaya çalışıldığı öğrenildi. Kampanyadan elde edilen gelirle, hapishanelerde açlık grevi ile ölüm orucu süreçlerinde uzun süreli açlığa bağlı olarak ortaya çıkan 'Wernicke Korsakof' hastalığına yakalanan eski mahkûmların barınabileceği ve sosyal aktivitelerde bulunabileceği 'Yaşam Evi' projesi hayata geçirilecek.







BİR DAYANIŞMA GECESİ DE SAMSUN’DAN



 
Wernicke-Korsakoff ‘lu arkadaşlarımızla ilgili dayanışma konseri Ankara’dan sonra Samsun’da da yapıldı.
Çeliğe Su Verenlerle Elele, Samsun W.Korsakoff’lularla dayanışma girişiminin  düzenlediği konser etkinliği , 26 Kasım 2010 Tarihinde Samsun Fuariçi Derya Tesislerinde gerçekleştirildi.
Sanatçı İlkay Akkaya, Fotoğrafçı Şair Mehmet Özer ve Ordu İli’nden yerel müzik grubu ‘Grup İcraat’ın katıldığı dayanışma konserinin sunuculuğunu Tuğba Can yaptı. Etkinlikte İstanbul WK Dayanışma girşiminden Seza Mis Horuz ile WK.’lu arakadşlarımızdan Eyüphan Başar ve Servet Paksoy’da birer konuşma yaptılar.
Konser öncesi Derya Tesislerinde heyecenlı bir koşuşturma  ve meraklı bir beklenti vardı. Katılımın yoğun, coşkulu ve disiplinli geçmesi dileği herkesin yüreğindeki  arzu idi. Yavaş yavaş 7’den 70’şe insanlar gelmeye başladılar. Konser başlamadan salon hıncahınç dolmuş ve salon dışında bir hayli izleyici kalmıştı. Yaklaşık 1300-1500 arası kişinin katıldığı bu büyülü atmosfer herkesi sarıp sarmalamıştı.
Etkinliğe devrim ve sosyalizm uğruna ölenler için saygı duruşu ile başlandı. Tuğba arakadaşımız açılış konuşmasında bu dayanışmanın öneminden ve bu dayanışma konserini örgütleyen dostlarımızı emek ve katkılarından söz ederek gelenleri selamladı. Özverili ve disiplinli bir çalışma yapıldığı konukların karşılanmasından, ağırlanmasından, salonun hıncahınç dolmasından belliydi zaten.
İstanbul Girişimi adına söz alan Seza Mis Horuz arkadaşımız da bu dayanışmanın tüm dayanışmalardan çok daha önemli ve özgün bir dayanışma olduğundan söz etti.  Zira bu dayanışmanın özgürlük uğruna , insanca yaşam uğruna, sosyalizm uğruna mücade edenlerin, bu mücadelede ağır bedeller ödeyip, sağlıklarını kaybedenlerle bir dayanışma olduğunu vurguladı. Bu değerlere ortak sahip çıkmanın özgürlük mücadelesini  yaygınlaştıracağı ve güçlü kılacağından söz etti. Bu dayanışma etkinlikleri ile aynı zamanda ülkemizdeki hapishanelerde yaşanan sorunlara karşı da duyarlılığı arttıracağını, F tiplerinde dayatılan insansızlığa ve zorbalığa karşı da tavır alışlara mahpusları daha çok sahiplenmeyi gündemleştireceğinden söz ederek bu kampanya ile ilgili olarak yurt i,çinde ve yurt dışında yapılan ve yapılacak olan çalışmalarla ilgili olarak da izleyicileri bilgilendirdi.
           
WK.’lu arkadaşlardan Servet Paksoy böyle bir dayanışma için emek veren herkese teşekkür ederek duygularını ifade etti. Eyüphan Başar ise “Korsakofflu olarak bir çok şeyi unuttuk ama unutmadıklarımız da var dedi. Faşizmin zulmünü unutmadık, yoldaşlarımızın can bedeli direnişlerini unutmadık, ideallerimizi unutmadık.  Bu çalışmanın kendi yaşamlarında önemli bir yere sahip olduğunu, sosyal yaşama katılmanın, üretimde bulunmanın, dostlarla bir arada olmanın, iyileşmelerinde  çok katkısı olduğunu vurguladı ve bu çalışmaya emek veren herkesin yüreğinden öperek selamladı.” 
           
Bu arkadaşlarımızın konuşması izleyicilerin alkışını, slogonlarını ve çoşkusunu daha bir doruğa çıkardı. 
           
Slogan  atmadaki coşku, katılım, uygunluk ve disiplin hepimizin beğenisini kazandı. Sloganlar ortak duyguların dışa vurumuydu. Etkinliğe damgasını vuran sloganlar ise genel olarak;
-          Devrim şehitleri ölümsüzdür
-          Yaşasın devrimci dayanışma
-          Yaşasın devrim ve sosyalizm
-          Derimci tutsaklar onurumuzdur.
-          İçerde dışarda hücreleri parçala
-          Gençlik gelecek gelecek sosyalizm
-          Karadeniz faşizme mezar olacak
-          Kahrolsun faşizm, yaşasın mücadelemiz
-          Kürtçe ve Türkçe olarak “Yaşasın halkların kardeşliği” idi.
              Daha sonra Mehmet Özer’in hazırladığı Hapishaneler ve ölüm oruçları ile ilgili slayt gösterimi oldu. Akıp giden her kare fotoğraftaki direniş abidelerine karşı sevgi seli yaşanırken, faşizme duyulan öfke de doruğa ulaştı. Bu duygulanımlar üzerine Mehmet Özer’in okuduğu şiirler ve konuşmalar ise izleyicileri tek vücut haline getirdi.
               
Daha sonra sahne alan Grup İcraat’taki genç arkadaşlarımız, güzel, coşkulu bir dinleti sundular. Salondaki ilgi ve disiplin devam etti.
              
Grup İcraat’tan sonra T tipi Bafra Kapalı Hapishanesinden devrimci tutsak dostlarımızın yolladığı mesaj okundu.  Mesajlarında böyle bir dayanışmanın önemini vurgulayan dostlarımız, F Tiplerine karşı direnişlerinin devam ettiğini, bu direnişin egemenlerin içeride ve dışarıdaki hücreleştirme saldırılarına cevap niteliğinde olduğunu bildirerek özgür yarınlarda buluşma dileklerini dile getirdiler. Ayrıca dayanışmaya katkı amacıyla yapıp yolladıkları elişi ürünleri de izleyicilere sunuldu.
        
Artık sıra özlemle beklenen İlkay Akkaya ve grubuna gelmişti.  Dinlenecek birbirinden güzel parçaların heyecanı sarmıştı herkesi . Kitle konserin ötesinde bütünleşmişti Akkaya ile, zira insan hakları mücadelesinde ve hapishanelerde yaşananlara karşı duyarlılığı ile bilinen Akkaya bu zorlu süreçlerde yaşadıklarını da paylaştı izleyicilerle. ‘Çaw Bella’ ile bitirilen konserde artık herkes ayaktaydı. Son ana kadar coşku ve ortak sloganlarla birbirine kenetlenen bir kitle vardı. Salon yavaş yavaş terk edildiğinde herkesin gözlerinde aynı ışıltı ve geleceğe dair ortak umutlar vardı.
SAMSUN WERNİCKE-KORSAKOFF’LULARLA DAYANIŞMA GİRİŞİMİ

Maltepe Çeliğe Su Verenlerle EleleToplantısı 3 Aralık 2010

3 Aralık cuma günü Maltepe Çeliğe Su Verenlerle EleleToplantısı yapılacaktır.Maltepe ve bu bölge yakınlarında oturan arkadaşları bekliyoruz...
 
Wernicke Korsakofflular ve Eski Mapuslarla Dayanışma Girişimi

26 Kasım 2010 Cuma

Çeliğe Su Verenlerle Elele İzmir Toplantısı

Çağdaş Hukukçular derneği İzmir Şubesi

27 Kasım 2010 Cumartesi
Saat: 11.00

23 Kasım 2010 Salı

Avcılar- Çeliğe Su Verenlerle Elele Toplantısı 23.11.2010, Salı


( Katılım Bakırköy'den Büyükçekmeceye kadar olan bölge)

Tarih  :  23.11.2010, Salı
Saat   :  19.00
Yer     :  Eğitim-Sen 7 Nolu Şube
Adres :  Marmara Cad. Çiğdem Sok. Yapı Kredi Bankası Üstü
             Kat:5 no:197   Avcılar/İSTANBUL

Çeliğe Su Verenlerle Elele-İzmir Toplantısı, 10.11.2010

Toplantı 11 kişinin katılımıyla gerçekleşti.

1- Projenin işlevi konusunda katılımcılar görüşlerini dile getirdiler.
2- İzmir ve  bölge illerde yaşayan Wernicke-Korsakofflu arkadaşlarla iletişime geçmek için  araştırmalar yapılmasına karar verildi.
3- İzmirde bulunan çeşitli kurumlarla bilgilendirme amaçlı görüşmeler yapılması kararlaştırıldı.Böylece  İzmir'in konuya duyarlılık gösterecek ilgililerine   ulaşmak hedeflendi. Arkadaşlarımız gönüllü olarak paylaştığı kurumlarla görüşmeler, İstanbul'dan gelecek dosyalarla yapılması kararlaştırıldı.Akabinde kurumların temsili katılımıyla geniş bir toplantı yapılmasına karar verildi.

Çeliğe Su Verenlerle Elele-İzmir

22.11.2010 Samsun Wernicke-Korsakoff'lular Dayanışma Girişim Yürütme Komisyonu Toplantısı


  Gündem
 1- Son gelişmeler hakkında bilidirim (Davetiye dağıtımı,konser mekanı,ses düzeni,sanatçıların barınması,havaalanından taşıma...)
 2- Konser için resmi bildirim
 3- Organizasyon planlaması
 4- Stand açılması
 5- Korsakoff'lu katılımcılar

Kararlar

1-Resmi izin Samsun 78'liler Derneği kabulu ile dernek etkinliği dahilinde alınması kararlaştırılmıştır.
2-Organizasyonda görev alacak kişi ve kuruluşlar tespit edilip iş organizasyon planlaması yapılmıştır.
3-Samsun İstiklal Cad. 24.11.2010 Çarşamba günü  saat 12-18 arası etkinlik tanıtım standı açılması karara bağlanmıştır.
4-Ondokuz Mayıs Üni.Kampüsünde 24.11.2010 Çarşamba ve 25.11.2010 Perşembe günü etkinlik tanıtım standı açılması karara bağlanmıştır.
5- Korsakoff'lu bir arkadaşın konuşmacı olarak katılması kararı alınmıştır.

11 Kasım 2010 Perşembe





















Çeliğe Su Verenlerle Elele Dayanışma Kampanyasının bir ayağı olan, 12 Kurumun (Siyasi Partiler ,sendikalar,kitle örgütleri)bileşeninden oluşan Samsun Wernicke Korsakoff'lularla Dayanışma Girişmi olarak kampanya yaranına 26 Kasım 2010 da düzenlenecek etkinlik için;

- Konser yeri için Fuar içi Derya Tesisleri'nde Saat 19.30 uygun bulunmuştur.
- Afiş ve davetiyeler basılmış olup koordinasyon ekibince kitle örgütlerine ve dostlarımıza aktarılma çalışması yürütülmektedir.


Konser Programı:
-İlkay Akkaya
-Fotoğrafçı Şair Mehmet Özer
-Grup İcraat (Ordu İli'nden Yerel Grup)
-Slayt Gösterisi

10 Kasım 2010 Çarşamba

WERNİCKE KORSAKOFF’LULAR DAYANIŞMA KONSERİ/GÖRSELLER/ANKARA

Çeliğe Su Verenlerle Elele İzmir Toplantısı

Çeliğe Su Verenlerle Elele İzmir Toplantısı
Tarih 10.11.2010 Saat:19.00
Çağdaş Hukukçular Derneği'nde yapılacaktır Adres: 854 sokak No:33  Konak-İZMİR

8 Kasım 2010 Pazartesi

İzmir toplantısı 3 Kasım 2010


 
İzmirdeki toplantıya 5 arkadaş katıldı. Bir arkadaşta toplantıya katılamayacağını ama her türlü dsteği sağlayabileceğini söyledi. Katılanlardan biri wernicke korsakof'lu arkadaşlardan biriydi. İlk kez ilişkimiz oldu. Bazı arkadaşlar toplantı öncesinde arayıp saatin erken olduğu konusunda uyarıda bulundular.
 
Toplantıda kısaca kampanya süreci hakkında bilgilendirme yapıldı. Bunun üzerine İzmir'de neler yapılabilir yada neler beklendiği sorsusuna cevap arandı.
Somut olarak Kampanyanın amacı olan birlikte sahiplenme kültürünün burada oluşturulması, W-K arkadaşların tespiti ve hayatların kolaylaştırılması yönünde çaba sarfedilmesi
ve İstanbul'da açılacak merkez için maddi kaynak yaratılması olarak beklentinin genel çerçevesi anlatıldı.
 
Yeterli sayı olmayınca 3 Kasım çarşamba günü 19.00'da Çağdaş Hukukçular Derneği İzmir Şubesinde daha geniş bir toplantının yapılmasına karar verildi. Bir arkadaş iletişim sorumluluğunu üzerine aldı.
 

Avcılar 5 Kasım 2010 cuma toplantı sonuçları

5 Kasım 2010 cuma günü Avcılar ve çevresinde Çeliğe Su Verenlerle El Ele Kampanyası için neler yapılabilir gündemli toplantı yapıldı.
Toplantıya 10 kişi katıldı.
Kampanya dosyası toplantıda olan arkadaşlar iletildi. Ardındanda  kampanyanın oluşum süreci ve şu andaki durumunu içeren bir bilgilendirme yapıldı.
Çalışmadan haberdar olan arkadaşlar kendileride bilgi verdiler. Yerel olarak burada ne yapılabilir buradan beklentiler nelerdir sorusu geldi.
Genel kampanya sürecinden beklentilerimiz ile kısa bir bilgi verildi.
23 Kasım 2010 tarihinde daha geniş bir toplantının yapılmasına karar verildi. Bu toplantıya herkes neler yapılabilir konusunda somut önerilerle gelecek.

5 Kasım 2010 Cuma

Avcılar- Çeliğe Su Verenlerle Elele Toplantısı

Avcılar- Çeliğe Su Verenlerle Elele Toplantısı
( Katılım Bakırköy'den Büyükçekmeceye kadar olan bölge)

Tarih : 05.11.2010
Saat : 19.00
Yer   : Avcılar ÖDP ( Avcılar Belediyesi Yanı)

Gündem:

Çeliğe Su verenlerle Eleele Kampanyasının yerel ayağı nasıl örülebilir?


Bilgilerinize

4 Kasım 2010 Perşembe

ÇALIŞTAY NOTLARI


ÇALIŞTAY NOTLARI

Dayanışma ve destek ağları nasıl kurulmalı? Mekan nasıl örgütlenmeli? ve Nasıl düzenlenmeli? İşleyişi nasıl olmalı?
Çeliğe Su Verenlerle El Ele kampanyası dahilinde hazırladığımız çalıştay etkinliğini 30 Ekim
2010 tarihinde İstanbul Tabip Odası Kadıköy Bürosu Toplantı salonunda saat 10:00-17:00 arası 50 kişilik bir katılımla gerçekleştirdik.
Çalıştayla hedeflenen şey bir yanıyla şimdiye kadar yaptığımız çalışmaların ışığında kampanyada geldiğimiz noktanın değerlendirilmesi iken diğer yanı da WK sorununu konuyla ilgili diğer kurumlarla birlikte değerlendirerek WK’lular ve Eski Mahpuslar için açmayı düşündüğümüz merkezin sosyal, politik, ekonomik destek ağları nasıl kurulmalı, karar alma mekanizmaları nasıl olmalı ve hukuksal biçim ne olmalıdır sorularına birlikte cevap üretmekti.
Bu durum önümüzdeki sürecin nasıl örülmesi gerektiğinin de göstergesi olacaktı. Çalıştayda açılış sunumunu WK’lu arkadaşlar yaptı. “Ne yaşadık, ne düşünüyor, ne hissediyor, nasıl yaşıyor ve ne yapmalıyız?” sorularının yanıtlarını kendi cephelerinden dile getirdiler.
Çalıştayın en önemli ve en çarpıcı sunumu WK’lu arkadaşlarınki oldu. Onların gerçeğini onların dilinden öğrenmek, neleri yapmamız ve nelere dikkat etmemiz gerektiği yönünde de bizlere yol gösterici oldu. WK’lu arkadaşlar bugün yaşadıkları sorunların, tarihsel sorumluluklarını yerine getirmek için bilinçli bir tercihle girdikleri direniş sonucunda doğmuş olduğunu dile getirdiler.
Asla acıma duygusuyla yaklaşılmaması gerektiğini dile getirirken “bizi hayata çekin el verin kendi kendimize yeter hale gelelim” çağrısında bulundular. Ve bunun da tek tek bireylerin kendi çabasından ziyade kurumlaşmayla başarılabileceğinin altını çizdiler. Bu kurumlaşma ve projeyle tedavilerinin düzenli takip edileceğini, üretime katılma koşullarının yaratılabileceğini, iletişim ve düşünsel üretim sağlanabileceğini vurguladılar.
TOHAV (Toplum ve Hukuk araştırmaları Vakfı)’ndan Dr. Veysi Ülgen, bir yandan WK hastalığı ile ilgili bilgilendirme yaparken diğer yandan 5 yıldır WK arkadaşların sağlığı ile ilgili yaptıkları çalışmaları anlattı. Dr. Ülgen fiziksel, ruhsal ve sosyal olarak iyi durumda olmayan WK’lu arkadaşlara yaptıkları ilaç ve fizik tedavilerinin yeterli olmadığını gördüklerinde yeni yöntem arayışına girdiklerini, yurt dışındaki çalışmaları yakından takip ederek “beden farkındalığı” programını geliştirdiklerini ve bu çalışmadan önemli gelişmeler, faydalar elde ettiklerini söyledi. Özgüven kazanma ve sosyal yaşama daha çok katılmada başarılar elde ettiklerini ifade eden Dr. Ülgen bu çalışmalardan edindikleri izlenimlerle şu dört konunun çok önemli olduğunu vurguladı.
1-      Tedavilerinde devamlılığın sağlanması,
2-      Psikolojik nörolojik destek,
3-      Hukuksal durumların takip edilmesi,
4-      WK’lu arkadaşlarla birlikte kalacak ve onlarla çalışacak olanların mutlaka eğitimden geçmeleri, bu kişilerin ilgilendikleri WK’luların kişiliklerini tanıma ve hastalık noktasında bilgi sahibi olmalarının sağlanması.
WK’lu Gönül Karagöz arkadaş ise Dr. Veysi arkadaşı doğrular nitelikte 2 yıldır TOHAV’a gittiğinden beri kendinde olan değişmelerden ve özgüvenden bahsetti.
Türkiye İnsan Hakları Vakfı’ından dostlarımız 20. Kuruluş yıl dönümü etkinliklerinden ötürü yaptıkları uluslararası toplantı nedeniyle gelemedikleri için hazırladıkları sunumu okumamız için bize ulaştırmışlardı. TİHV’in sunumunu da arkadaşımız Fazıl Ahmet Tamer okudu. 19 Aralık katliamından sonra WK’lulara destek olmada, işkence olaylarının takibinde, tedavisinde yoğun çaba gösteren kurumlardan biri olan TİHV hazırladıkları sunumla 1982-84-96 ve 2000 yıllarında yaşanan ölüm orucu ve açlık grevlerindeki süreci istatistiklerle aktardılar.
İstanbul Tabib Odası’ndan Dr. Elif Kırteke hekimlerin ÖO süreçlerinde aktif görev aldığını, halen işlenmemiş bir dolu bilginin arşivlerde bulunduğunu bunun önümüzdeki süreçte değerlendirilebileceğini vurguladı. Dr. Elif Kırteke WK’lularla ilgili yapılan çalışmalarda diğer kurumlarla birlikte dayanışma içinde bulunacaklarını söyledi.
Girişim adına söz alan Çetin Durukanoğlu ise “sürecin neresindeyiz” diyerek şimdiye kadar yapılan çalışmaları anlattı. Bu çalışmanın WK’lu arkadaşlarda yarattığı duyguları yine onların yaz kampı değerlendirmelerinden pasajlar okuyarak anlatan Çetin arkadaş bu çalışmanın ancak uzun erimli bir çaba ve diğer kurumlarla dayanışma içinde başarılabileceğini ve başarmak zorunda olduğumuzu vurguladı.
TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu’ndan Mimar Hüseyin Kargın arkadaşın yaptığı sunum ise yaşam alanı ile ilgili ne kadar titiz ve ayrıntılı olmamız gerektiğini göstermesi açısından ön açıcı nitelikteydi. Mimar Kargın sunumunda fiziksel engelleri bulunan WK’lu arkadaşlara uygun bir mekanda olması gereken donanımların, araçların, malzemenin neler olduğunu anlatarak, yaşamı ve çalışmayı kolaylaştıran bir mekanın oluşturulmasında ufkumuzu açtı.
Öğleden sonraki oturum Ahmet arkadaşın sunumuyla, oluşturulacak yaşam alanının hukuki statüsü ve iç işleyişi nasıl olmalıdır sorularına yanıt aradı. Hukuksal statü olarak dernek, vakıf, şirket, özel mülkiyet ya da kooperatif seçenekleri tartışıldı. Dernek ve Kooperatifin en uygun biçimler olduğu eğilimi ortaya çıktı. Hangisinin olacağı önümüzdeki süreçte değerlendirilip sonuçlandırılacaktır.
Forum bölümünde ise;
Yusuf arkadaş ortak metine neden katılmadığını ifade etmek için konu ile ilgili hazırladığı metni okudu. Gönül arkadaş 2 yıllık sürecini anlattı. İdris arkadaş daha önce yaşanan deneyimlerin gözden geçirilmesini, yapmak kadar devam ettirilebilmesinin önemini anlattı.
Karar alma mekanizmasının nasıl işleyeceği konusunda asıl olarak yaşam alanında yaşayanların kolektif biçimde karar alma mekanizmalarını oluşturmasına, bunun yanı sıra destekçilerin de kendilerini ifade edebilecekleri ortamların, meclislerin yaratılmasına vurgu yapıldı.
Katılımcı kurumların bundan sonra da zaman zaman bir araya gelerek fikir teatisini sürdürmeleri ve mekan açılmadan önce daha kapsamlı bir çalıştay daha yapılması önerildi.
Somut örnekler verilerek WK arkadaşlarla ilişkilerin onların kendi ayakları üzerinde hayata devam edebilecekleri biçimde kurulması gerektiğinin altı çizildi.

2 Kasım 2010 Salı

“Wernicke-Korsakofflular ve Eski Mahpuslarla Dayanışma Girişimi” konser düzenliyor


“Wernicke-Korsakofflular ve Eski Mahpuslarla Dayanışma Girişimi”
Wernicke-Korsakoff hastaları ve eski mahkumlara yerleşim alanı ve iş imkanı sağlamak için çalışmalar yapıyor. Girişim “Çeliğe su verenlerle el ele!” sloganıyla Ankara’da, Anatolia Gösteri Merkezi’nde 24 Ekim Pazar günü saat 15:00’te bir dayanışma konseri düzenleyecek. Çalışmada yer alan Fatime Akalın’la yaptığımız röportajı yayınlıyoruz.
Ölüm orucu direnişi 2000 yılında başladı. Devlet 2001 Temmuz ayında tahliyelerle kendi cephesinden yeni bir manevra gerçekleştirmiş oldu. Peşpeşe direnişçileri tahliye ederek direnişin insan bedenindeki etkilerini tüm toplumun gözünde görünür kıldı. Peşpeşe tahliyeler tutsak yakınlarının duruşunda da bir kırılmaya yolaçtı.
Ben de 2001 Temmuzunda tahliye edilen ilk ekiplerin içindeydim. Direnişin 264 günüydü bırakıldım. Zaten 5 yıl hapishanede kalmanın toplumdan koparıcılığının yanında uzun süren direnişin beynimde yarattığı tahribatları da taşıyordum. Zorla müdahaleye uğramıştım. Yanlış müdehale edilmesinin izlerini hala taşıyor ve yaşıyorum.
Hapishane yaşamında herşey nettir. Siyah ve beyaz gibi net bir şekilde
birbirinden ayrılır. Dost da bellidir düşman da. Bu algılayış biçiminin dışarıda
da bir süre devam etmesi gayet normaldi. Bunun üstüne direnişin hedefe kilitlenme, diğer her şeyi buna göre değerlendirme gibi doğal olan bir süreçle birleşince toplumla ciddi bir uyumsuzluk olarak şekillendi. Beni bir süre edilgenleştirdi bu durum.
Beyindeki tahribat bununla birleşince kavrama kapasitesini, algılayış
çözümleyişte ciddi sıkıntılar ve kendine güvensizlik derinleşti, bunlar edilgin yaşam biçimini uzattı. Bunları aşmam benim açımdan politik olarak ”0” dan başlamayı göze almamla ilgili bir durumu gerektirdi. Herşeyi bırakıp emekçilerin içinde sağlık emekçisi olarak işe başladım. ‘Üreten insan kendine güvenir’ gerçeği benim için somutlanmış oldu. Çeliğe su verenlerle elele kampanyasının amacını kendi yaşamımda somutlamış oldum. Elimde mesleğim vardı oradan yaşama tutunmayı başardım.
Bu olanaklardan yoksun yoldaşlarımza olanak yaratmak boynumuzun borcudur. Bu nedenle kampanyaya dahil oldum. Çok anlamlı olduğunu düşünüyorum. Toplumsal bir ihtiyaç olduğunu biliyorum. Dayanışma bizim kültürümüzdür. Onu ete kemiğe büründürüyoruz.

http://devrimciproletarya.net/?p=12280

'Wernicke Korsakofflular için üretime katılmak yaşama katılmaktır'

Wernicke Korsakoff Hastaları ve Eski Mahpuslarla Dayanışma Girişimi, eski tutukluların üretime katılmasına destek olmak için başlattığı 'Çeliğe su verenlerle el ele' kampanyası kapsamında Ankara’da konser düzenliyor
Türkiye’de cezaevi gerçeğini toplumla paylaşmak için bir grup insan hakları savunucusu ve avukat tarafından kurulan Wernicke Korsakoff Hastaları ve Eski Mahpuslarla Dayanışma Girişimi, eski tutukluların üretime katılmasına destek olmak için başlattığı 'Çeliğe su verenlerle el ele' kampanyası kapsamında Ankara’da konser düzenliyor. Proje çerçevesinde oluşturulacak işletmede, üretim yapacak olan eski mahpuslar kendi üretimleri ile ayakları üzerinde duracak.

Her 10 kişiden birinin yolunun cezaevlerinden geçtiği Türkiye’deki cezaevi gerçeğini toplumla paylaşmak için bir grup insan hakları savunucusu ve avukat tarafından kurulan ‘Wernicke Korsakoff Hastaları ve Eski Mahpuslarla Dayanışma Girişimi’ eski mahpuslarla ilgili çalışmalarını sürdürüyor. 2005 yılında bir araya gelen bir grup insan hakları savunucusu, özellikle 2000 yılında ölüm oruçlarında bedensel yetilerini kaybetmiş Wernicke Korsakoff hastaları ile dayanışma içerisinde oldu. Kahvaltılar, geziler, yaz tatilleri gibi çeşitli sosyal etkinlikler düzenleyen grup, cezaevi sorunlarına dair pek çok panel ve sempozyum düzenledi. 2008 yılında 19 Aralık cezaevleri katliamının yıldönümünde, 1985’lerden 2008’lere kadar cezaevinde çekilmiş fotoğraflardan oluşan resim sergisi açan girişim üyeleri, Türkiye’de cezaevi gerçeğini görsel anlatan ilk girişim olma özelliğini taşıyor. Şubat 2010’da Kardeş Türküler Grubu’nun konseri ile başlayan kampanya çerçevesinde yapılan yeni bir etkinlikte bu hafta 24 Ekim Pazar günü Ankara’da Anadolu Gösteri ve Kongre Merkezi’nde Grup Helesa, Koma Azad, Agire Jiyan, Tolga Sağ ve Bandista’nın katılacağı konser, Ahmet Telli’nin şiir dinletisi ve Mehmet Özer’in hazırladığı slayt gösterimi ile devam edecek.

'Wernicke Korsakofflular için üretime katılmak yaşama katılmaktır'

200 yılında hayata geçirilen F Tipi hapishanelere karşı başlatılan ölüm oruçlarında ikinci ekipte yer alan Fatime Akalin, 2001 yılında 264 gün süren ölüm orucundan sonra tahliye ediliyor. Akalin, kendisi gibi tahliye edilen 600 arkadaşlarının olduğunu belirtiyor. Bunların bir kısmının yurt dışına çıktığını ifade eden Akalin, bir kısmının da çalışmalarına ülke içinde devam ettiğini belirtiyor. Kendi ayakları üzerinde durabilen arkadaşlarının yanı sıra; bunu başaramayanların olduğunu ifade eden Akalin, bu arkadaşlarının bakıma muhtaç olduğunu belirtiyor. Dayanışma Ağı tarafından başlatılan ‘Çeliğe su verenlerle el ele’ kampanyasının bu anlamda önemli olduğuna vurgu yapan Akalin, üretime katılamamanın kendilerini yük olarak görmenin temel nedeni olduğunun ve sırf bu nedenle bile olsa bu kampanyanın çok önemli olduğuna dikkat çekiyor. 10 yıldır tahliye olduğunu ama 3 yıldır çalışmaya başladığını ifade eden Akalin, “Ben bir sağlık emekçisiyim. Ben 10 yıl oldu tahliye olalı, ama çalışmaya başlayalı 3 yıl oldu. Bu 3 yıl içinde kendi sağlığımda hem fiziksel hem zihni gelişimimde gelişimim daha da hızlandı. Bu ilerleme daha önce olmuyordu. Şimdi beni tanımayan ölüm orucu direnişçisi arkadaşlarım benim ölüm oruççusu olduğumu düşünmüyorlar” diyor. Anadolu Gösteri ve Kongre Merkezi’nde düzenleyecekleri konser ile toplumu bu hastalık hakkında bilgilendirmek istediklerini ifade eden Akalin, bir taraftan da ölüm orucu sürecini anlatmak ve çözüm yolu çalışmalarını aktarmak istediklerinin altını çizdi. Buradan elde ettikleri gelirle bir cafe açacaklarını belirten Akalin, Wernicke Korsekoff hastalığında olan arkadaşlarının burada çalışmalarının temel amaçları olduğuna belirtti. Cezaevlerin koşullarının her geçen gün kötüye gittiğini ifade eden Akalin, F Tipi uygulamasının temel amacının devrimci iradelerini kırmak olduğu, ama tüm zorlanmalara rağmen içerde de dışarıda da direnmeye devam ettiklerini kaydetti.

Amaç Wernika Korsekoffluların hayata katılması
Barbaros Yılmaz, bu kampanya ile Wernicke Korsekoff hastalığının pençesinde ayakta durmaya çalışan arkadaşlarının sosyal hayata katılabilecekleri bir alan yaratmayı amaçladıklarını ifade etti. 2000’lerde başlayan F Tipi hapishanelere yerleştirme politikasının cezaevlerinden başlayarak toplumun tüm kesimlerini hücreleştirme operasyonu olduğunun altını çizen Yılmaz, o zaman ölüm orucu ile buna karşı durmaya çalıştıklarını ve dışarıda da bütün zorlanmalarına rağmen ayakta durmaya çalıştıklarına belirtti. Son dönemlerde içeriden ölüm haberlerinin sık geldiğinin altını çizen Yılmaz, “Hala cezaevlerinde birçok insan en ağır koşullarda, tedavisi engellenerek, kanser ve çeşitli hastalıkların pençesinde ölümü beklemelerine göz yumularak, ölüme terk ediliyor. Bunu kabul etmek imkansız bir şey” dedi.

'Ağacın yaprağını görmediğin mekanlarda en basit şeyler anlam kazanıyor'

Ümraniye Cezaevi’nde ölüm oruçlarının birinci ekibinde yer aldıklarını ifade eden Serbet Peksoy da, herhangi bir müdahaleye karşı bilinçlerini yitirmemek için B1 ilacı kullandıklarını ve bununda yaşamlarının uzamasına neden olduğunu ifade ederek, “Maalesef bilincimizi yitirmesek de yaşamımız uzadı ve ölüm olmadı. Bu ölümü istediğimiz anlamına gelmiyor. Ama ölümün olmaması toplumdaki beklentileri farklı yöne evirdi. Düşman daha fazla saldırdı. Maalesef süreç farklı bir biçim aldı. Bir şey yapma ihtiyacı duyduğum için buradayım” dedi. Cezaevlerinin farklı mekanlara olduğunun altını çizen Peksoy, “Cam bardakta çay içmeyi, tel kaşıkla yemek yemeyi, bunlar size basit gelebilir, ama ağacın yaprağını görmediğiniz yerde tüm bunlar önemli olabiliyor. Gökyüzünü görmediğin bir yerde bunlar güzel şeylerdir. Biz bu ağır saldırılar karşısında boyun eğmedik eğmeyeceğiz, büyük bir zaferimiz vardır dik durduk dik duracağız” dedi.

Wernicke Korsakoff hastalığı nedir?
Wernicke Korsakoff, cezaevlerinde açlık grevi ve ölüm oruçlarından sonra gündeme geldi. Cezaevlerinde ölüm orucu eylemine giren tutuklularda uzun süreli açlığa bağlı olarak ortaya çıkan Wernicke Korsakoff sendromunda, hasta hafıza kaybına uğruyor, yeni şeyler öğrenemiyor ve vücudun hareket kabiliyeti önemli oranda geriliyor. Ölüm orucu eylemlerinden sonra birçok eski tutuklu bu hastalıkla mücadele ediyor. / DİHA

http://www.yuksekovahaber.com/haber/tutuklulara-destek-konseri-39273.htm

Wernicke Korsakof’ hastalığı olan mahkumlarla dayanışma gecesi düzenlendi





Hapishanelerde ölüm orucu süreçlerinde ve uzun süreli açlığa bağlı olarak ortaya çıkan ‘Wernicke Korsakof’ hastalığı olan mahkumlarla dayanışma gecesi düzenlendi

Sınıf mücadelesinin en keskin mekanı olan mahpushanelerde bedenini, her türlü zorbalığa, zorluğa siper edenlerle el ele vermek için bir araya gelen Wernicke Korsakoflular ve Eski Mahpuslarla Dayanışma Girişimi’nin düzenlemiş olduğu “Çeliğe su verenlerle el ele dayanışma konseri” dün (24 Ekim) Anadolu Gösteri Merkezinde gerçekleştirildi.

Etkinliğe Kome Azad, Grup Helese, Ahmet Telli, Bandista ve Agire Jiyan destek verdi. Coşkulu bir kalabalığın Çeliğe su verenlerin yanında olduğunu ve olmaya devam edeceğini gösterdiği etkinliğe demokratik kitle örgütleri, sendikalar ve odalarında ciddi anlamda destek verdiği görüldü.

Biz bu projeye varız
Sendika.Org olarak Grup Helesa ile yaptığımız görüşmede Helesa, yaşama hakkına yapılan bu saldırının siyaset üstü olduğunu belirterek “bütün toplumun bu projeye destek vermesi gerektiğini” ifade etti. Dilimiz döndüğü, gücümüz yettiğince bu projenin gelişmesi için elimizden geleni yapacağız diyen Helesa yaşama hakkı için yapılacak bu mücadeleyi destekleyeceklerini çünkü bunun bir insanlık borcu olduğunu söylediler.

Sendika.Org/ Ankara