1 Kasım 2012 Perşembe

Wernicke-Korsakoff hastası ölüm orucu direnişçilerinin 31.10.2012 tarihinde İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi'nde yaptığı basın açıklamasını altta sunuyoruz.






BASINA VE KAMUOYUNA


Bizler önceki yıllarda ölüm orucu ve süresiz açlık grevine giden mahpuslar olarak zorla müdahale ve yanlış tedavi sonucu oluşan yeni wernicke-korsakof vakaları istemediğimizi, böylesi bir sonucun bireysel ve toplumsal tahribat anlamına geldiğini ifade etmek için burada bulunuyoruz

Bugün Türkiye zindanlarında PKK ve PJAK davalarından tutsak olanların başlattığı açlık grevi 50. günü bulmuş durumda.

29 Ekim 2012 Pazartesi

Simurg; oyuncuları, olayları ve ölenleri gercek bir film   Akşam pazar, 28 ekim 2012

Simurg; oyuncuları, olayları ve ölenleri gercek bir film

 

Şu günlerde gündemimizin üst sıralarına tırmanan bir konu; cezaevlerindeki açlık grevleri... Durum yakıcı bir hal almışken, açlık grevlerini ve ölüm oruçlarını konu edinen, yakında vizyona girecek 'Simurg' filminin 'gerçek' oyuncuları ve yönetmeniyle görüştük. Açlık grevinin nedenlerini, psikolojisini, sonuçlarını konuştuk; çarpıcı söylemlerle karşılaştık.

 ASLI ÖKTENER
 aslioktener@gmail.com


Türkiye ölüm oruçlarına yabancı değil. 1996 ve 2000 yıllarındaki ölüm oruçlarında ve akabinde düzenlenen operasyonlarda çok sayıda kişi yaşamını yitirmiş, yüzlerce kişi de Korsakoff (B1 vitamini eksikliği) hastalığına yakalanmıştı.
Yıl 2012 ve sizler bu satırları okurken, cezaevlerinde yüzlerce kişinin katılımıyla sürdürülen süresiz açlık grevlerinde 50'inci güne yaklaşılıyor olacak. Eyleme katılanlar, Abdullah Öcalan'ın üzerindeki tecridin kaldırılmasını, ana dilde eğitim ve savunma hakkı ile cezaevleri koşullarının iyileştirilmesini talep ediyor. Çok sayıda mahkum taleplerinin karşılanmadığı gerekçesiyle açlık grevinden ölüm orucuna geçtiğini açıkladı. (Açlık grevinde su, tuz ve şeker alınıyor; ölüm orucundaysa hiçbir gıda alınmıyor).

7 Ekim 2012 Pazar



ÇELİĞE SU VERENLERLE ELELE 2. YAZ KAMPI, 
2012, KUŞADASI-GÜZELÇAMLI BELDESİ

Çeliğe Su Verenlerle Elele 2. Yaz Kampı 23 Direnişçi, 2 tutsak yakını, bir kayıp yakını ve 20 aktivist ve arkadaşların refakatçileri olmak üzere 46 kişinin katılımı 15-22 Eylül 2012 tarihleri arasında Kuşadası Güzelçamlı Beldesinde Özsoy Otel tesislerinde gerçekleştirildi.

Kampa İstanbul, Ankara, İzmir, Mersin, Adana ve Söke’den arkadaşlar katıldı. 

Birinci Gün; Otele ulaşıldıktan sonra yerleşme işlemleri tamamlandı. Kamptaki arkadaşlarla birlikte denize girildi. 

Akşam yemeğinden sonra yürüyerek yakında bizi misafir eden bir dayanışmacının kafesinde oturduk ve şarkı, türkü söyleyerek eğlendik.

1 Ekim 2012 Pazartesi

Kuşadası kampından fotoğrafları yayınlıyoruz.











Arkadaşların yüzlerinden okunan mutluluklarını anlatan değerlendirmeyi daha sonra yayına koyacağız.

5 Eylül 2012 Çarşamba

TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VAKFI, İNSAN HAKLARI DERNEĞİ İSTANBUL ŞUBESİ VE YÖNETMEN RUHİ KARADAĞ ORTAK EVİMİZİ ZİYARET ETTİ

2 Eylül 2012 pazar günü Türkiye İnsan Hakları Vakfı İstanbul Temsilciliği doktoru Şükran İrençin, İnsan Hakları Derneği İstanbul Şube Başkanı Ümit Efe ve Simurg filminin yönetmeni Ruhi Karadağ ortak evimize kahvaltıya geldiler.

Hep birlikte hazırladığımız kahvaltımızı havaların henüz güzel olduğu bu mevsimde evimizin terasında yaptık.

Kahvaltı sırasında ve sonrasında dostlarımızla çalışmalarımız üzerine sohbet ettik, kişi ve kurumların eve ve kampanyamıza nasıl destek olabilecekleri konusunda fikir alış verişinde bulunduk.

Ziyaretçilerimiz içten duygularıyla çalışmalarımızı desteklediklerini belirterek olanakları ölçüsünde desteklerini esirgemeyeceklerini ifade ettiler.

Bundan sonraki günlerde de evimizde kahvaltı ya da farklı etkinliklerde dostlarımızı ağırlamaya devam edeceğiz.



6 Haziran 2012 Çarşamba

2. “WERNİCKE KORSAKOFF VE ESKİ MAHPUSLAR SOSYAL MERKEZİ” NASIL ÖRGÜTLENMELİ ÇALIŞTAYI
SUNUM:
2005’den günümüze dayanışma etkinlikleri ve 2010’dan bugüne Çeliğe Su Verenlerle Elele Kampanyası
FORUM:
1-      1. Çalıştayın sonuçlarından çıkan temel başlıklar;
2-      Tedavilerinde devamlılığın sağlanması,
3-       Psikolojik nörolojik destek,
4-      Hukuksal durumların takip edilmesi,
5-      WK’lı arkadaşlarla birlikte kalacak ve onlarla çalışacak olanların mutlaka eğitimden geçmeleri, bu kişilerin ilgilendikleri WK’luların kişiliklerini tanıma ve hastalık noktasında bilgi sahibi olmalarının sağlanması.
6-      Hayatlarını idame ettirmek için çalışma yaşamına/üretken hayata katılmaları, Kendilerini ifade edecekleri kanalların yaratılması
7-      Mekanın WK’lı arkadaşların ihtiyaçlarına göre düzenlenmesi
Bu temel başlıklar altında sosyal merkezin örgütlenmesinde WK’lı arkadaşlar ve sürece emek vermiş kurum ve kuruluşlar ve kişilerin ortak katılımı ile kolektif bir mekanizma nasıl oluşturulur?
WERNİCKE KORSAKOFF VE ESKİ MAHPUSLARLA DAYANIŞMA GİRİŞİMİ

 
YER           : İNSAN HAKLARI DERNEĞİ İSTANBUL ŞUBESİ
TARİH      : 09 HAZİRAN 2012
SAAT        : 13.30-18.00

5 Haziran 2012 Salı


İlk aşamayı başardık,
kolektif emeğimiz ve zekamızla sosyal merkezi birlikte kuralım..
İstanbul'da Kardeş Türküler konseri ile başlayan Çeliğe Su Verenlerle Elele Kampanyası Ankara, Samsun ve İzmir konserleri ile devam etti. İstanbul'da iki ayrı ilçede; Taksim ve Avcılar’da tiyatro gösterimleri yapıldı. Dört ayrı ilçede Kadıköy, Avcılar, Maltepe ve Sarıgazi'de kampanyayı tanıtım, yerel örgütlenmeleri çoğaltmak amaçlı kahvaltı ve yemek etkinlikleri düzenlendi. WK'lular için yaşam merkezinin nasıl olması gerektiği üzerine Çalıştay yapıldı. Kampanyanın tanıtımı için İsviçre'de piknik düzenlendi. İstanbul, Mersin ve İzmir'de forum-panel yapıldı.
2011 Ocak ayında ilk Türkiye koordinasyon toplantısı, ardından iki Türkiye Koordinasyon toplantısı daha yapıldı. Eksikleri fazlalarıyla çalışmaya emek vermiş herkesle birlikte süreci örgütlemek hedefinde somut bir adım daha oldu.
Avrupa Toplantısının hazırlıkları başladı. Sosyal merkezin açılış konseri için hazırlıklar başladı.
TMMOB İKK, İstanbul Tabip Odası, Türkiye İnsan Hakları Vakfı İstanbul Şubesi, Toplumsal Araştırmalar ve Hukuk Vakfının da katılımı ile Wernicke Korsakof ve Eski Mahpuslarla Dayanışma Girişiminin hedeflediği SOSYAL MERKEZ nasıl olmalı çalıştayın da  bu alana emek vermiş olanları bir araya gelerek ilk bilgiler toplandı.
Kampanya sonucunda alınan 5 oda bir salon ve teras’dan oluşan bir mekanda SOSYAL MERKEZ nasıl olmalı sorusuna daha detaylı cevap bulmak için ikinci çalıştayı örgütlüyoruz.
Hem bu sürece kadar emek vermiş olan kampanya dostları ile bir araya gelmek hem de bu süreci örgütlenmesine emek ve olanak vermek isteyen herkesle süreci birlikte tartışmak ve birlikte inşa etmek hedeflerimiz var.

Olmaz denilen süreçten "İşte bunları başardık" dediğimiz bir noktadayız.

Bizler ulaşabildiğimiz elleri sıkıca kavrayarak bu noktaya geldik.
Dostlarımızın katacağı her tuğla sosyal merkezi bir çözüm merkezi bir örnek haline getirecektir. Şimdi ellerimizi kenetlemek ve adımlarımızı birlikte atmak zamanı.....

Görüyoruz ki tüm olumsuzluklara rağmen böyle bir merkezin örgütlemesi için istek, arzu, dayanışma ve emek emek güçlerinde mevcuttur.
Son bir çaba olmaz denileni gerçek kılmak için.....
Sosyal merkezi birlikte örgütlemek için… 

Kimse yalnız değildir diye yola koyulduk... 

Wernicke-Korsakofflu arkadaşları ve eski siyasi mahpusları hayatın ağır koşullarında yalnız bırakmamayı amaçlayan bir insiyatif doğdu Türkiye’de. 
 7 yıldır süren çalışmaları sonucunda ciddi bir mesafe de katetti. 
Sözcük olarak çokça kullanılsa da kültürel ve yaşamsal bir eksiklikti dayanışma.
İnsiyatifin üyeleri unutmamayı, paylaşmayı ve birlikte üretmeyi önemsediler, geliştirdiler. Dalga dalga bir etkiye dönüştü bu. İstanbul’da başladı önce, bir süre sonra da Ankara, İzmir, Samsun ve pek çok şehirde etkinliğe dönüştü.
Popüler değildiler ama derinden ve güçlü sözcüklerle geliyorlardı. SözcüklerAvrupa’da da yankı buldu, pek çok ülkede küçük toplantılar yapıldı ve en son Almanya’nın Köln kentinde bir araya gelindi. 
Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden katılan az sayıda insan, hem Türkiye’deki kampanyayla dayanışmayı, hem de Avrupa’da yaşayan WK’lılarla ilgili yapılabilecekleri keşfetmeyi hedeflediler. “Wernicke-Korsakofflularla Dayanışma Koordinasyonu/Avrupa” adlı facebook grubunun kurulması kararı da bu toplantıda alındı.
Türkiye’de “Çeliğe Su Verenlerle Elele” adı altında yürütülen kampanyanın Avrupa ayağının oluşturulması girişiminin bir parçası olarak oluşturulan grup, konuya duyarlı olan herkesin dayanışmasına, görüş ve önerilerine açıktır. Avrupa’da düzenlenecek etkinlikler ve koordinasyonun çalışmalarıyla ilgili bilgiler grubumuzun sayfasından duyurulacaktır.