23 Ekim 2015 Cuma

Necdet Karacan'ı Sonsuzluğa Uğurladık...





Sütlüce'deki Wernicke Korsakofflular ve Eski Mahpuslarla Dayanışma alanında kalan Necdet Karacan arkadaşımız bir süredir tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi.

Dün (22.20.2015) kaldırılan cenazesi Ayazağa Mezarlığına defnedildi. Yakınları ve dostlarının katıldığı cenazede mezarı vasiyetince kızıl bayrakla kaplandı ve üzerine karanfiller atıldı. 

Cenaze töreninde konuşan dostları onun devrime adanmış bir nefer olduğunu, anılarında hep yaşayacağını söyleyerek devrim mücadelesini sürdüreceklerine dair söz verdiler. Cenazede hep bir ağızdan "devrim şehitleri ölümsüzdür" sloganları atıldı...



Necdet Karacan için iletişim gruplarımıza çok sayıda baş sağlığı mesajı geldi. Bu mesajlardan bazılarını buraya da koyalım istedik...


Necdet abiye uğurlar olsun!

Uzun süredir yolculuk yapamayan Necdet abi, hastanede son yolculuğuna çıktı. Onu tanıdığım günden beri Qua hastasıydı ve nefes almakta zorlanıyordu. 2010’da ilk, yaz kampında tanıdım Necdet abiyi. Deyim yerindeyse o gün bile yaşam mücadelesi veriyordu. Buna rağmen biz ölüm orucu gazilerine elinden geldiği kadar yardımcı olmaya çalışıyordu.

Bir ölüm orucu gazisi arkadaş Necdet abiye, onlar sabah denize giderken, kendisini de almasını söylemişti. Necdet abinin rahatsızlığı o an hiç aklına gelmemişti. Sonradan hatırladı. Israrla isteğini geri çektiğini söylemesine rağmen, Necdet abi sabah o arkadaşı uyandırdı ve yanlış hatırlamıyorsam, denize götürdü.

Bu anı küçük bir ayrıntı. Ama yaşam mücadelesi veren bir insanın, kendinden önce başkalarını düşündüğünü gösteriyor. Necdet abinin eleştirilecek pek çok yanı vardır belki, ama benim tanıdığım kadarıyla kendi dar dünyasına hapsolan bir bireyci değildi. Tam tersine sadece yukarıda anlattığım anıda değil, tanık olduğum bir çok anda, asla Necdet abinin önce ben dediğini duymadım, buna denk düşen bir davranışını görmedim. Demem o ki benim için Necdet abi çok güzel bir insandı. Onu kaybettiğimize üzüldüm.
Ve ona son yolculuğunda uğurlar olsun, diyorum.


M. Kurşun

Nejdet abiyi çok özleyeceğim...

Kimi zaman keskin ve sekter dolsa da içten, sorumluluk taşıyan kişiliğini, güven verici ilgisini, güvenebileceğim birisini, ezilmişliğine rağmen dik duruşunu arayacağım. 

Nejdet abi gibiler ise yaşama verdiklerine kıyasla hep çok azına sahip oldular. Hak ettiklerinin çok azını aldılar. Bunun fiziksel ve ruhsal sıkıntılarını yaşadılar. 

Ben onu hep iyi anılarımda bıraktım. Hastalığından kaynaklı yaşadığı ve yansıttığı sorunları uzaktan anlamaya çalıştım. Bunları çözmek o kadar zordu ki, sadece üzüldüm, düşündüm.

Daha iyi olduğunu göremeden aramızdan gitmesi içimi buruşturuyor, acımı çoğaltıyor.

Kalanlara daha iyi bir dünya için söz vermek ve bunun mücadelesini yapmak bu acıyı biraz hafifletecektir.

Nejdet abi seni hep anacağız. Biz varoldukça sen de yaşayacaksın.

F. Ahmet Tamer

Değerli dostlar ,


Biz ASM Avrupa sürgünler meclisinden dostlarınız ,aramızdan ayrılan dostumuz Necdet arkadaş  ışıklar içinde uyusun tüm dostların başları sağ olsun. Bu mücadeleye elveren tüm dostlar tarihte ve hafızalarda yerlerini alacaklar.
selamlar

Selma Metin

WKEMDG / Çukurova Grubu Ankara Katliamı Anmasına Katıldı




10 Ekim 2015 Cumartesi günü saat 10.04'te Ankara 'da tren garı önünde patlayan bomba ile Türkiye tarihinin en kanlı bombalı katliamı yaşandı. 106 canın katedildiği ve 500'den fazla yaralının olduğu bu katliam; şimdiden KANLI CUMARTESİ olarak tarihin sayfalarına kazındı. 

Tam da KCK açıklamalarına göre, EYLEMLERİN KOŞULLU DURDURULACAĞI gün yapılan bu katliam,  bir kez daha devletin savaş temelli "inkar ve imha" politikalarının izdüşümüydü. Bir yandan TSK eliyle, PKK Kamplarına yönelik hava harekatı ve karadan uzun menzilli bombalı saldırılar gerçekleştiriliyor ve diğer yandan da BARIŞ MİTİNGİ 'ne IŞİD Bombaları atılıyordu.  Savaşta ölen bütün canların, demokrasi güçlerince  ayrımsız sahiplenildiği söylem, devletin savaş ve kan akıtma gerçekliğiyle karşılık buluyordu.  Öyle ya, ölen tüm insanlar; halk ve gerilla, kolluk güçleri emekçi ailelerin çocuklarıydı . "Ben şehit olmak istiyorum " deyip, zırhlı araç ve onlarca korumayla gezen sakallı bakanların partisine isyan edilen cenaze törenlerindeki öfke; devletin en üst makamında "hain" damgasıyla karşılık bulurken; hangi BARIŞ 'tan söz edilebilirki... 35 günlük bebeklerin anne kucağında kurşuna dizildiği bu ülkede, ÖZGÜRLÜK ölümle örtüşürken mermilerle-bombalarla KARDEŞÇE yaşamaktan gayrı ne yapılır ki...


Tam da özgürlük halayına duranların; "Bu meydan kanlı meydan " sözleri Ankara semalarında yükselirken, şiddetli iki patlamanın ardından BARIŞ SAVAŞÇILARI 'nın parçalanmış bedenleri, ortalığa saçılan kanlar o kelimeleri yaşamın gerçekliğiyle buluşturdu.  KANLI CUMARTESİ  ve KANLI MEYDAN'ın  hikayesi özetle buydu. Çok laf edilir, fazlaca kelam söylenir ama, gerçekten de BARIŞ,  işte böylesi bedeller ödenerek gelecek. 
Evet,  barış gelecek! Belki yarın, belki yarından da yakın. ..


Cumartesi sabahı patlamanın duyulmasından hemen sonra, önce bir kurumda buluşarak kısa bir değerlendirme yapıldı ve ardından ADANA İHD'ye gidilerek gündeme ilişkin fikir alışverişinde bulunuldu.  Pazar akşamı gelecek şehit cenazelerinin karşılanması ve  neler yapılacağına dair öngörüşme pazar sabahı yapıldı. Mersinde ki arkadaşlarla da görüşülerek, şehit cenazelerinin karşılanması, mezarlıklara yürüyüş ve gömülme işlemlerinin yanı sıra,  taziye evlerine gidilmesi faaliyetleri ortaklaşa halledildi. 




Adana UĞUR MUMCU MEYDANI'na getirilen cenazelerin karşılandığı ve HDP Eşbaşkanı FİGEN YÜKSEKDAĞ'ın konuşma yaptığı alanda bulunan meçhul paket,  panik ortamına yol açılmadan halledildi. İçinde yiyeceklerin bulunduğu bu paketi kimin ne amaçla oraya koyduğu ise, meçhul. Gülbahçesi ve Denizli mahallesine götürülen şehitler, değişik mezarlara defnedilirken,  alanda ve Yürüyüş kortejindeki binlerin öfkesi, disiplinli bir haykırış ve isyan olarak BARIŞ'ın yakıcılığını gösteriyordu.  


Evet! Barış gelecek.  Her türlü bedel ödense de,  cansız bedenlerimiz buzdolaplarında günlerce bekletilse de, bebeklerimizin masumane gülüşleri yüzlerinde donakalsa da BARIŞ GELECEK. Ve bu Barış; kanla, parçalanmış uzuvlarla, buzdolaplarında ki cenazelerimizle de olsa gelecek. Gezi'den-Kobanê 'ye, Kızıldere 'den-Rojava'ya, Darağaçlarından-Diyarbakır işkencehanelerine, Suruç'tan -Kanlı Cumartesi 'ne kadar sürdürülen mücadele ve savaş;  işte bu eşitliğin,  kardeşliğin,  özgürlüğün, emeğin ve barışın savaşıdır!  


İNADINA BARIŞ! İNADINA MÜCADELE VE SAVAŞ! ... 


ÇUKUROVA WKEMDG /ADANA

Girişimimize Yapılan Baskılarla İlgili Basın Açıklaması





Wernicke Korsakofflular ve Eski Mahpuslarla Dayanışma Girişimi, Didim’de gerçekleştirdikleri 5. Yaz kampına yönelik baskı, tutuklama ve gözaltı saldırılarına karşı 21 Eylül 2015 tarihinde İHD, İstanbul Şubesi'nde bir basın toplantısı gerçekleştirdi. 
Girişim adına basın açıklamasını okuyan Bekir Sıtkı Keçeci, Wernicke Korsakofflular ve Eski Mahpuslarla Dayanışma Girişimi olarak Didim’de gerçekleştirdikleri yaz kampı süresince uygulanan baskıların kamp sonrasında da devam ettiğini belirtti.
Toplantıda okunan basın metninin tamamı ise şu şekilde;
BASINA VE KAMUOYUNA
Ülke genelinde artan devlet terörü siyasal iktidara muhalif olan bütün toplumsal kesimleri içine alarak devam ediyor.  Biz, Didim'de yapılan Wernicke Korsakofflular ve Eski Mahpuslarla Dayanışma Girişimi 5. Yaz kampı süresince ve sonrasında bu baskılarla karşılaşmaya devam ediyoruz.
Kısaca yaz kampı süresince olanlara bir göz atalım.
6 Eylül’de görme engelli arkadaşımız Delil Akkurt tutuklandı. Delil Akkurt gerekli bütün evrakları resmi yetkililere iletmesine rağmen evraklar sisteme girilmediği için aranır duruma düşüyor. Kendisi mahalli karakolda imzaya gittiği için arandığını bilmiyor. Kampa gelmeden öncede yerel karakola imzaya gidiyor.
7 Eylül’de 3 arkadaşımız  gözaltına alındı ve 1 gün tutuldu. Ertesi gün serbest bırakıldılar.
9 Eylül’de ise kaldığımız otelden hukuki eksiklikleri olduğundan dolayı devreye Kaymakam'ın girmesi ve otel sahibini oteli kapatmakla tehdit etmesi üzerine aynı otelin hukuki sorunu olmayan başka bir yerine geçtik. Otel sahibinin de bizle ilgili bir sorun yaşamasını istemedik.
Bu kez  Askerlik sorunu olan bir arkadaşımız için sabah saat 04.00 te kağıt imzalatmak için geldiler. Bu bürokratik işlem için sabahı da bekleyebilirlerdi. Yeni yerleştiğimiz otelde tacizlerini sürdürdüler.
Yaz kampı programımıza devam ederken 11 Eylül'de Piknik alanından çıkışta bindiğimiz toplu taşıma araçları durdurularak kimlik kontrolü yapılmak istendi. Arkadaşlarımız otelde kaldığımız bütün kimliklerin otele zaten verildiğini ifade edince kimlik kontrolü yapmaktan vazgeçtiler.
Yaz kampından sonrada çalışma içinde bulunanlara yönelik taciz ve baskı uygulamaları sürüyor.
Ölüm orucu ve süresiz açlık grevi eylemlerinde devletin zorla müdahale ederek, beden ve ruhsal bütünlüğünü yitirmesine neden olduğu  insanlığın eşitlik, özgürlük ve sosyalizm mücadelesine emek verenlerle hayatı birlikte sürdürme ve dayanışma faaliyetimiz  devam edecektir.
Bu saldırı da, ülke genelinde artan devlet terörünün bir uzantısıdır.
Baskılar bizi yıldıramaz!

WERNİCKE KORSAKOFFLULAR VE ESKİ MAHPUSLARLA DAYANIŞMA GİRİŞİMİ 

21 Eylül 2015 Pazartesi

WKEMDG Olarak Basına ve Kamuoyuna Çağrımızdır




Basına ve Kamuoyuna Çağrımızdır;
Ülke genelinde artan devlet terörü, siyasi iktidara muhalif olan toplumun tüm kesimlerini de içine alarak devam ediyor. Artan polis baskısından ve tacizinden Wernicke Korsakofflular ve Eski Mahpuslarla Dayanışma Girişimi’de muaf değil!
Girişimimiz içinde çalışma yürüten arkadaşlarımıza yönelik kamp süresince ve dönüşümüz boyunca polis tacizi ve baskısı altındayız. Tüm bu baskıları deşifre edeceğimiz ve devlet terörünü lanetleyeceğimiz basın açıklamamıza bütün devrimci demokrat dostlarımız davetlidir.
Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber, ya hiçbirimiz!
Tarih: 22/09/2015
Saat: 12.00
Yer: İHD, İstanbul Şubesi - Taksim

Wernicke Korsakofflular ve Eski Mahpuslarla Dayanışma Girişimi

17 Eylül 2015 Perşembe

Adana Barış Bloku Barış Nöbetinde


Adana dönem sözcülüğünü İHD'nin yaptığı ve bileşenleri arasında Wernicke Korsakofflular ve Eski Mahpuslarla Dayanışma Girişimi - Çukurova Bölgesi'nin de yer aldığı Barış Bloku Barış Nöbeti düzenliyor. Abidin Dino Parkı'nda saat 17.30 da başlayan nöbet iki saat sürdü. Yaklaşık 70 - 80 kişinin katıldığı eylemde polis de yoğun güvenlik önlemi almıştı.

Barış Nöbeti'nin her gün aynı saatte yapılması planlanıyor...

Wernicke Korsakofflular ve Eski Mahpuslarla Dayanışma Girişimi - Çukurova Bölgesi





15 Eylül 2015 Salı

Devlet Terörü, Tatil Bölgelerinde de Kendini Gösteriyor



Wernicke Korsakofflular ve Eski Mahpuslarla Dayanışma Girişimi'nin (WKEMDG) 2010’dan beri gerçekleştirdiği yaz kamplarının 5.’si bu yıl Didim’de gerçekleştirildi. Yazarken bana dahi ironik gelse bile, ironiden çok bir gerçeklik olarak, tatil eylemimizi bitirdik.  

Kampın ilk sabahı görme engelli olan arkadaşımız Delil Akkurt önce gözaltına alındı ve ardından tutuklandı. Delil arkadaşın avukatının anlattığına göre, Delil Nisan başında adli tıp raporu çıkardı. Adli tıp kazara tutuklanan sermayenin emirerliğini yapanları hemoroid nedeniyle bile cezaevinde iyileşemez diye rapor hazırlarken, Delil için, görme engeli ömür boyu sürecek, cezaevinde kalması bir parça sakıncalı minvalinde bir rapor hazırlıyor. Bu rapor bile, adliyeye gönderilmediği için Delil gözaltına alınmıştı. Rapor adliyeye geldiğinde ise, Delil'in raporuna bakan savcı, cezaevinde tutukluluk süresince (6 ay) kalmasını istiyor. Mahkemede Delil’i tutukluyor. Delil’in tutuklanması keyfi bir saldırı örneği olduğu gibi, hasta tutsaklara yönelik uygulanan devlet terörünün bir parçası haline de gelmiş oldu.

5 Eylül’de Delil’in tutuklanması üzerine 6 Eylül’de basın açıklaması yapacaktık. Ne var ki bizim basın açıklaması yapacağımız yerde ve yakın saatlerde sivil faşistlerinde eylem yapacağını duymamız üzerine basın açıklamasını iptal ettik. Basın açıklaması yapacağımız yerden ayrılırken, polislerin bir arkadaşımızı taciz etmesi ve arkadaşımızında bu tacizi engellemeye çalışması sonrası kısa bir arbede yaşandı. 3 arkadaşımız gözaltına alındı. Deyim pek siyasal görünmese bile, tam bir gerçeklik olmak üzere, savcının keyfi gelene dek arkadaşlarımız yaklaşık 24 saat gözaltında tutuldular.

10 Eylül’de ise, kaldığımız otelin bir takım hukuki işlemlerinin eksikliği bahanesiyle kelimenin tam anlamıyla bu otelden başka bir otele sürgün yaşadık. Otelin bir hukuki eksikliği olduğu gerçeklik. Ancak bizim yerimize kalanlar misal turistler olsaydı, bu eksiklik oteli kapatma gerekçesi haline getirilmezdi. Ancak bizim için Didim kaymakamı, otel sahibine bizi otelden çıkarmazsa oteli mühürleyeceklerini söyleyerek gözdağı vermiş.

11 Eylül sabahı 05:00, 06:00 gibi polisler otele gelerek, bir arkadaşın askerlik sorunu üzerine 15 gün içinde askerlik şubesine gideceğini yazan bir kağıt imzalattı. Arkadaşın imzaladığı kağıt hukuki. O saatlerde imzaya götürmekte hukuki, ancak kesinlikle ahlaki değil. Günün her saatinde imzalatılabilecek bir kağıt için, sabahın köründe gelmek, hele ki tatilde, psikolojik bir devlet terörüdür.

Aynı gün piknik yaptık. Piknik alanına gelen polisler, öğlen saatlerinden itibaren tacize başladılar. Bizler dönüş yolundayken, yolda sadece bizim araçlarımızı durdurarak kimlik kontrolü yaptılar. Fiziki değil, ama, bu da psikolojik devlet terörüydü. 

Kampın benim için en güzel anlamı Suruç’tan gelen genç gülümsemeydi... 


Yukarıda saydığım devlet terörü uygulamaları, tatilimizi, bir eyleme dönüştürdü. Bütün bunlardan çok bu yaz kampının benim açımdan ayrı bir önemi vardı. Suruç katliamında yaşamda kalan genç bir “yoldaş”ım (ideolojik olarak değil ama, insan olarak yoldaşımdı o benim. Sadece bu yüzden yoldaş sözünü tırnak içine aldım) gelmişti. “Yoldaş” yaşına rağmen oldukça güçlü görünüyordu. Ne var ki bir akşam çevrede atılan havai fişek seslerinden irkildiğini gördüm. Bu durumunu bence bizi üzmemek için belli etmemeye çalışıyordu. Ben onu far ettiğimi neredeyse kulağına söyledim, çok güçlü biri olduğunu ama insan olduğumuzu unutmamak gerektiğini söyledim ve sarıldım genç “yoldaşıma”. Yalın bir sevgi ve saygıyla yaptım bu davranışları. Ama planlı yapsaydım bile aynı sonuca ulaşamayabilirdim. “Yoldaş”ın gülümsemesi büyüdü benim davranışlarımdan sonra. Habip yoldaşın herhangi bir sözü bile, (misal nasılsın demesi bile) beni aynı şekilde etkiliyordu. Çünkü Habip yoldaş presedür gereği değil, gerçekten yüreğinden selam gönderiyordu. Onun selamını duyunca yüzüm ve yüreğim gülerdi. Tıpkı ben sarıldığımda genç “yoldaşımda” olduğu gibi. Karşıdan ilk bakışta öğreten adam gibi görünen, ben, genç ”yoldaşımdan” çok önemli bir şey öğrendim. Yüreğe yüreğimle sarıldım. Güçlü olmak üzerine 1,2 gün seminer verseydim bile, onu böyle güçlendirmezdi. Ona yüreğimle sarıldığımda ayna tutmuş oldum. Ben güçlendirmedim, o, kendi gücünün daha farkına vardı. Yalın bir sevgi ve saygının, insana azımsanmayacak şeyler katabildiğini, genç “yoldaşımdan” öğrendim.

Kampın benim için özeti bu oldu. Devlet terörü ise, ülke genelinde artan devlet terörünün bir yansımasıydı. Bu kısmın ayrıntılarını yarın unutabilirim. Ama genç “yoldaşımın” yüzünde büyüyen gülümsemeyi asla unutmam.


Muharrem Kurşun

11 Eylül 2015 Cuma

Devlet terörünü tatil “eyleminde” dahi yaşıyoruz


WKEMDG 5. Yaz kampında devlet terörünün fazlasıyla tanığı olduk. Son olarak 11 Eylül’de bunun örneklerini yaşadık. 11 Eylül sabah 05:00, 06:00 gibi polis otele gelerek, bir arkadaşımızın askerlik sorunu üzerinden ona bir kağıt imzalattı. Akşam veya günün herhangi bir saatinde kağıda imza atabilecekken sabahın erken saatinde polisin gelmesi bizlere terör estirmekten başka bir niyet taşımıyor.

Yine 11 Eylül günü piknik alanına terörle mücadele polisleri gelerek tacizvari bir davranış içinde oldular. Polis arabası piknik çıkışında bekleyerek arkadaşlarımızı tek tek gözetleyerek bindikleri arabaların plakasını aldılar.

Piknik çıkışı otelimize dönerken araçlarımızı durdurarak kimlik kontrolü yaptılar. Bu kontrol sadece bizim için yapıldı. Diğer araçlar durdurulmadı.


Bu devlet terörüne rağmen tatil eylemimizi devam ettiriyoruz.

Wernicke Korsakofflular ve Eski Mahpuslarla Dayanışma Girişimi





Çocuklar Aquapark'da Doyasıya Eğlendi


Wernicke Korsakofflular ve Eski Mahpuslarla Dayanışma Girişimi adına Didim'de düzenlenen 5. Yaz Kampı şenliğinde tüm dostlarla beraberdik. Geçirdiğimiz 1 haftalık süreçte her günümüz plan ve program dahilinde örgütlü bir şekilde değerlendirilip hayata geçirildi. Bu anlamda mahpus yoldaşların ve ölüm orucu direnişçilerinin gelecek vaat eden değerli çocuklarıyla aquapark gezisi düzenledik. 23 Çocuğun katılımıyla çeşitli eğlence parkurlarıyla mutlu bir 2 saat geçirmiş olduk. Gezide çocuklara eşlik eden arkadaşlarımızda yer aldılar.

Bu dünya çocukların... Barış bizler için ne kadar önem arzediyorsa, geleceğimiz olan çocuklarımız da bu barışın emanetçisi olacaktır...

Wernicke Korsakofflular ve Eski Mahpuslarla Dayanışma Girişimi





10 Eylül 2015 Perşembe

Tatil Eylemimizi Kararlılıkla Sürdürüyoruz



WKEMDG 5. Yaz kampında ülkenin toplamında artan devlet terörü uygulamalarıyla Didim’de de karşılaşıyoruz. 6 Eylül’de görme engelli arkadaşımız Delil Akkurt tutuklandı. 7 Eylül’de 3 arkadaşımız  gözaltına alındı ve 1 gün tutuldu. 9 Eylül’de ise kaldığımız otelden farklı bahaneler öne çıkarılarak, tek kelimeyle sürgün yaşadık.

Kaldığımız otelin bir takım hukuki eksikleri varmış. Bu eksiklerle otelde kalanlar yüzyıl bile kalsa sorun olmayacakken, otelde kalan biz olduğumuzda, devreye kaymakam girerek otel sahibi, ya bizi orada tutmaması, ya da otelin kapatılması tehdidiyle karşılaşmış. Otel sahibinin bizden kaynaklı bir sorun yaşamaması için, başka bir otele geçtik. Yani sürgün edildik.


Bu saldırı da, ülke genelinde artan devlet terörünün bir uzantısı. İronik gibi görünse de, gerçekliği ifade eden bir söz söyleyelim. Tatil eylemimizi kararlılıkla sürdürüyoruz. 

Wernicke Korsakofflular ve Eski Mahpuslarla Dayanışma Girişimi

8 Eylül 2015 Salı

3 Arkadaşımız Keyfi Olarak Gözaltına Alındı



3 Arkadaşımız keyfi olarak gözaltına alındı
Baskılar bizi yıldıramaz!


7 Eylül saat 18.00'de arkadaşımız Delil Akkurt'un keyfi bir şekilde tutuklanmasını protesto etmek amacıyla basın açıklaması yapmak için Didim meydanına gittik. Basın açıklamasını yapacaktık, ancak çok kısa bir süre sonra sivil faşistlerinde aynı yerde yürüyüş yapacağını duyduktan sonra, bir provakasyona fırsat vermemek için basın açıklamasını iptal ederek oradan ayrıldık.

Basın açıklamasını iptal etmemize rağmen, polisler bizleri görüntülemeye başladı. Bu görüntüleme işlemi açıkça bir tacizdi. Bir arkadaşımızın polislerin bu tacizini engellemek istemesi üzerine, kısa bir arbede yaşandı. Daha sonra, 3 arkadaşımız gözaltına alındı. Teknik olarak yarım saati geçmeyecek prosedür olmasına karşın, keyfi olarak, yaklaşık 1 gün gözaltı uygulaması devam etti. Delil Akurt'un yaz kampımızda tutuklanmasının hemen ardından 3 arkadaşımızın gözaltına alınmaları ve gözaltı süresinin uzunluğu bize yönelik saldırıların yalnızca bir kısmıdır.

Sonuç olarak bütün bu saldırıların bizi yıldıramayacağını, bir kez daha haykırıyoruz.

Wernicke Korsakofflular ve Eski Mahpuslarla Dayanışma Girişimi

Yaz kampımıza yapılan baskı ve tutuklamalar bizi yıldıramaz!



Wernicke Korsakoff ve Eski Mahpuslarla Dayanışma Girişimi bu yıl Didim’de yaz kamplarının 5.’sini düzenliyor. Kampımıza katılan arkadaşlarımızdan biri olan Delil Akkurt 6 Eylül sabahı otelden gözaltına alındı ve tutuklandı. Delil, PKK davasından 6 yıl hapishanede yatan görme engelli bir arkadaşımız. Cezasının bitmesine 6 ay kala, Nisan 2014’de görme engeli nedeniyle şartlı tahliye ediliyor.  Nisan 2015’de raporunu yenilemesi gereken Delil, raporunu yeniliyor ve hükümlü olarak kaldığı Tekirdağ F tipi cezaevine gönderiyor. Üstelik kampımıza gelmeden kısa bir süre önce emniyette atması gereken imzasını atıp geliyor. Yani Delil, hukuksal olarak yapması gereken her şeyi eksiksiz yapıyor.
Ne var ki onlar yapması gerekeni yapmıyor. Yani, Tekirdağ hapishanesi idaresi Delil’in raporunu, adliyeye göndermiyor.
Delil Diyarbakır Belediyesi’nde çalışıyor. Emniyette imzasını atıyor. Ama hapishanenin Nisan ayından bu yana adliyeye göndermediği rapor yüzünden Delil Akkurt keyfi olarak tutuklanıyor. Özcesi, Delil kampımıza geldiği ilk gün, kendi ihmallerinden kaynaklı gözaltına alındı ve tutuklandı.
Yaz kampımız, devrimcilerin etkinliğidir.  Bunun yanı sıra Delil Diyarbakır belediyesinde çalışan bir Kürt emekçidir. Keyfi olarak tutuklanmasının gerçek nedenleri de bu ikisidir. Delil’in Kürt olması ve yaz kampımızın bir devrimci etkinlik olması Delil’in tutuklanmasının gerçek nedenleridir. Bu keyfi tutuklamayı protesto ediyor ve bunların bizi yıldıramayacağını haykırıyoruz.

Gözaltılar, tutuklamalar, baskılar bizi yıldıramaz!
Keyfi uygulamalara son!
Delil Akkurt yalnız değildir!

Wernicke Korsakofflular ve Eski Mahpuslarla Dayanışma Girişimi 

7 Eylül 2015 Pazartesi

Avrupa Sürgünler Meclisi'nden Dostlarımızdan Mesaj Var


Avrupa Sürgünler Meclisi'nden dostlarımız Wernicke Korsakofflular ve Eski Mahpuslarla Dayanışma Girişimi olarak düzenlediğimiz 5.Yaz kampımız için bize mesaj yollamış...
"Dayanışma halkların inceliğidir..." iyi ki varsınız...
Bunca yıl çok ışık birikti avuçlarımda\ senin olsun\ Esinlen sevgi dokuyan ellerimden\ Bunca yıl şiirin, kardeşliğin kavganın\ Has bahçesinde yarattığım bu gerçeği.\ Sabrım senin olsun.\ Aşkım senin olsun-Acıların sütüyle büyüttüğüm umutlar\ Mahpushane avlularında boy verdi.\ Dolunay menekşelendi kirli kara camlarda.\ Her görüşte yeniden vurulduğumuz ana evren\ Özgürlüğe boyadı saksımdaki çiçeği\ Senin olsun.-Biz ki acılar döneminden\ Ellerimizi kirletmeden geçtik\ Direncim senin olsun.\ Sevgim senin olsun..”- Şükran Kurdakul-

Ortak şiirlerimiz, ortak türkülerimiz, ortak hasretlerimiz...
Önceki yılki Yaz Kampınız’da izlediğimiz çekimlerinizle, binlerce kilometre uzağa taşıdığınız biz, hepimiz. Ve yanıbaşımızda bitiveren, filizlenen; ortak kavuşma sahnelerimiz!
Seza, Memik, Eyüphan, Ümit Efe, Fehmi, Analar...daha adını bilmediğimiz, belki sadece yüzlerini tanıdığımız yığınla insan...
Muzo’nun daha dilimizden düşmeyen, “vız gelir celladınız, sehpalarınız”ı seslendirişi.....
Çok söze gerek yok; bu bizim ortak tarihimiz!

Belki birbirimizi hiç tanımadık, hiç görmedik.
Birbirimizden çok uzaklara savrulduk belki.
Kimimiz düştük bu kavgada.
Kimimiz hala zindanlarda.
Kimimiz o şehirde, kimimiz bu şehirde, kimimiz sürgünde!

Ama biliyoruz ki, dünyanın neresinde olursak olalım; benzeri görülmemiş ortak tarihlerin tanıklığını yapanlardık. O tarihlerde ortak yürüyenler, birbiri için canını verenlerdik. Hayatımızın hiçbir evresinde tanımadığımız en yoğun sevgiyi, özgür geleceğe olan sevgimizi ortak taşıyanlardık.

Ve biliyoruz ki; biz tarihimizi unutmadık! İyisiyle kötüsüyle, doğrusuyla yanlışıyla, omuzomuzalığıyla, hatta hatta ihanetleriyle..

Çok ama çok uzaklardayız. Ancak, her türküde, her şiirde, dilinizden dökülen her anıda tüm yüreğimizle yanyanayız. Siz bizlerden, biz sizlerden hiç ayrılmadık...

Nazım’ın dediği gibi; dünyanın neresinde olursak olalım, hasretlerin adını en iyi bilenler olduk. Ve Avrupa Sürgünler Meclisi olarak, hepimiz-hepinizi; hasretlerimizin bütün renklerinin sıcaklığıyla sevgiyle sımsıkı kucaklıyoruz...
Bu güzel “çeliğe su verenler” buluşmasını gelenekselleştirme emeğinizi saygıyla selamlıyoruz.
Zindan duvarlarından, uzak ellerden, kırlardan-kentlerden...nerede buluşuluyorsa ortaklaşan sesimizden coşku duyuyoruz. Unutmayın ki, bizde sizlerle yeniden filizleniyoruz.
Gelenekselleşen bu buluşmanızda, bir gün, ama mutlaka birgün ortak halaylara duracağımıza olan inancımızla:

İYİ Kİ VARIZ DİYORUZ!


ASM

6 Eylül 2015 Pazar

5. Yaz Kampında "Savaş ve Barış" Forumu Düzenliyoruz


Didim'de düzenlediğimiz 5. Yaz Kampımızın 2. gününde "Savaş ve Barış" konulu forum düzenliyoruz. Kirli savaşın ardında neler var? Barış görüşmeleri sürerken devletin savaş politikaları neden değişti? 7 Haziran seçimlerinin öncesini ve sonrasını değerlendirirken aynı zamanda erken seçim tarihi olarak belirlenen 1 Kasım'ı da masaya yatırıyoruz.

Türkiye'nin yakıcı gündemi savaş, kampımızda ve her alanda devam ediyor. Direnişçi, refakatçı, gönüllü ve genç arkadaşlarımızla birlikte savaş politikalarını ve kalıcı barış için mücadele pratiklerini tartışıyoruz...

Emperyalist blokların ve uluslararası sermayenin istediği savaş, Kürt kurtuluş hareketinin seyrini nasıl değiştirecek ve Ortadoğu'daki dengeler nasıl değişecek sorularına yanıt aradığımız forumda ayağını bastığın her yer direniş alanı diyoruz...

Wernicke Korsakofflular ve Eski Mahpuslarla Dayanışma Girişimi





3 Eylül 2015 Perşembe

WKEMDG 5. Yaz Kampı Programımız Belirlendi...


WKEMDG 5. Yaz Kampı programımız belli oldu, şimdi sıra geldi direnişçi arkadaşlarla Yaz Kampı'nda buluşmaya...


WKEMDG Çukurova Bölgesi 1 Eylül Basın Açıklamasına Katıldı


Adana'da bulunan Wernicke Korsakofflular ve Eski Mahpuslarla Dayanışma Girişimi - Çukurova Bölgesi'ndeki direnişçiler 1 Eylül 2015 tarihinde Adana İnönü Parkı'nda bulunan "Barış Günü" basın açıklamasına katıldılar.

Adana Barış Bloku'nun düzenlediği basın açıklamasına katılanlar yoğun güvenlik önlemleri altında saat 17.00 de HDP'li milletvekilleri Rıdvan Turan, Meral Danış Beştaş ve CHP'li milletvekili İbrahim Özdiş'le birlikte Uğur Mumcu Meydanı'na doğru yürüyüş yapmak istediler. Polisin grubun önünü keserek yürüyüşe engel olması üzerine parkta toplanan yaklaşık 400 kişi basın açıklaması yaparak dağıldı.







28 Ağustos 2015 Cuma

WKEMDG Çukurova Bölgesi: Adana Barış Bloğundan Barış Gününe Çağrı



27.08.2015 saat 12.30'da Adana İnönü Parkı'nda basın açıklaması yapan Adana Barış Bloğu "Saray savaş, halklar barış istiyor" diyerek 1 Eylül Dünya Barış Günü'nde yapılacak olan Barış Yürüyüşü'ne çağrı yaptı. 50 Kişinin katıldığı basın açıklamasında Wernicke Korsakofflular ve Eski Mahpuslarla Dayanışma Girişimi - Çukurova Bölgesi'nden arkadaşlar da yer aldı.

"Bizi seçmezseniz kaos olur dediler, savaş başlattılar" diye başlayan açıklama öncesi parka yakın bir alanda sabah saat 09.30 - 10.00 arası bir patlama meydana geldi. Yaşanan patlamada can kaybı meydana gelmezken basın açıklaması yoğun polis ablukası altında gerçekleştirildi.

"Gelin onların savaşına karşı kalıcı barışı birlikte tesis edelim" diyerek bitirilen açıklamada ayrıca şu talepler sıralandı...

*Şiddetin dilini, nefreti ve düşmanlığı reddedelim.
*Havuz medyasının yalanlarına kanıp Saray için ölmeyelim, öldürmeyelim.
*Saray'ın diktatörlüğünü değil, özgür, eşit ve kardeşçe yaşayacağımız halkların demokrasisini seçelim.

Wernicke Korsakofflular ve Eski Mahpuslarla Dayanışma Girişimi (WKEMDG) Çukurova Bölgesi

23 Ağustos 2015 Pazar

Çeliğe Su Verenlerle Elele 5. Yaz Kampı, 5- 13 Eylül Didim




Şimdi 5. Kampımızı düzenleme zamanı. Yine uzun süren bir hazırlık dönemi yaşadık. Önceki kamp deneyimlerimiz bizlere ışık oldu. 5-13 Eylül tarihleri arasında Didim'de olacağız.

 Ve artık biliyoruz ki; sayımız yine geçen seneden fazla olacak, dostluğu, dayanışmayı, birbirimizden öğrenmeyi hayata geçireceğiz ve gelişeceğiz.
“Başka bir dünya mümkün” diyeceğiz hatta demekle kalmayıp kamp boyunca hayata geçireceğiz.

Kamplarımız sürecinde  yurtiçi ve Avrupa’dan bölgeye dinlenmeye gelip kamplarımızı ziyaret eden ve destek sunan dayanışmacılar ve kampın yapıldığı yerlerde yerel dayanışmaları örenlerle birlikte olmak mutluluk vericiydi.
5. KAMP, desteğe ve dayanışmaya ihtiyaç duyuyor.
Che'nin deyimiyle

“Dayanışma halklarının inceliğidir.”  

28 Temmuz 2015 Salı

WKEMDG Çukurova Bölgesi Adana Barış Bloğu'nun Kurulduğunu Duyurdu



Wernicke Korsakofflular ve Eski Mahpuslarla Dayanışma Girişimi'nin de aralarında bulunduğu Adana emek güçleri bir araya gelerek, siyasal iktidarın savaş çığırtkanlığı yaparak ülkeyi tehlikeli bir sürece sürüklediğinin altını çizdi. 

Yapılan basın açıklamasında barış talebiyle bir araya gelmek ve yaşam hakkını savunmak için çağrı yaptıklarını belirten emek güçleri barış bloğunun bir ihtiyaçtan doğduğunu söylediler. 

Savaş çığırtkanlarına, milliyetçi ve militarist bir toplumsal iklim yaratarak seçimde kaybettiklerini savaşta kazanmak isteyenlere inat barışta ısrar ettiklerini belirterek; bombalara, katliamlara, baskılara karşı bu topraklarda barışın sesi olmaya, adalet ve eşitlik ilkelerine dayalı bir arada yaşamı savunmaya devam edeceklerini duyurdular.

Herkesi, savaşın yarattığı toplumsal ve insani tahribata karşı kardeşliği savunmaya çağıran grup Adana'da Barış Bloğu'nun kurulduğunu ve barışa sahip çıkarak AKP’ye savaş yaptırmayacaklarını söylediler.


İHD Adana Şubesi Eşbaşkanı Sema Peynirci'nin okuduğu basın açıklamasında, "20 Temmuz sabahı Kobanê’nin yeniden inşası için Suruç’da bulunan 31 gencin katledilmesinin ardından geçici hükümet eliyle hız kazandırılan savaş konsepti, askeri ve siyasi operasyonlar ile tırmandırılarak devam ediyor, son iki gün içerisinde birçok ilde gerçekleştirilen operasyonlarda savaşa karşı barış diyenler susturulmaya çalışılıyor" dedi.



WKEMDG Basın Açıklaması Yaparak Suruç Katliamını Kınadı



Wernicke Korsakofflular ve Eski Mahpuslarla Dayanışma Girişimi, basın açıklaması yaparak Suruç katliamını kınadı. İHD İstanbul Şubesi’nde yapılan basın açıklamasını girişim adına Mustafa Yaşar okudu.

Dayanışma Girişimi'nden Esmahan Ekinci, “Bizler devleti 19 Aralık Katliamı'ndan çok iyi tanıyoruz. Kobanê'de gelişen yeni bir umut ve yaşam vardı. Devlet katliamlarla saldırıp bu yeni yaşamı yok etmeye çalıştı. Ama başaramayacaklar" dedi.

Dayanışma Girişimi'nden Eyüphan Başar ise, "Devlet 12 Eylül'de askeriyle saldırdı, şimdi de DAİŞ'iyle saldırıyor. Bu saldırı, Türkiyeli devrimcilerle Rojava arasındaki bağı koparmaya yöneliktir" dedi.

Açıklamada, Türkiye'nin bir çok ilinde yapılan sözde IŞİD operasyonu da protesto edildi. Ahmet Demirsoy, "Suruç Katliamının acısını taşırken bugün bir kişinin daha polislerce katledildiğini duyduk. Bu infaz bir katliamdır" dedi. Demirsoy, Türkiye'nin gidişatının iç açıcı olmadığını vurgulayarak herkesi barışı sahiplenmeye çağırdı.

DAİŞ'e yapılan operasyonların göstermelik olduğuna dikkat çeken Semiray Yılmaz ise "Barbar, katil DAİŞ çeteleriyle Türkiye sosyalistlerine birlikte operasyon yapılıyor. Bu toplumun algısını yanıltmaya yöneliktir" dedi. Yılmaz, sosyalistlerle dinci faşist DAİŞ'i yan yana koyarak yaratılan algının kabul edilemeyeceğine dikkat çekti.

Basın açıklamasının tam metni ise;

Katliam Karşısında Sesimizi Yükseltiyoruz!

20 Temmuz’da Urfa’nın Suruç ilçesi Amara Kültür Merkezi önünde basın açıklaması yapan SGDF’li öğrenciler IŞİD'in gerçekleştirdiği intihar saldırısı sonucu katledildiler. Hastanede 40’ın üzerinde yaralı var. Yaralıların özellikle 3’ünün durumu ağır. Bununla birlikte, saldırıda ölümsüzleşenlerin sayısının 32 kişi olduğu açıklandı. 

Saldırıda devletin ihmalkarlığı, ya da güvenlik zaafiyeti olduğu söyleniyor. SGDF’li öğrencileri Kadıköy’den itibaren takip eden ve Suruç’a girerken “didik didik” arayan devletin, intihar saldırısını gerçekleştiren kişiyi, saldırıdan önce tespit edip yakalamaması, ihmal veya güvenlik zafiyetiyle açıklanamaz. IŞİD’linin bu saldırıdaki tek rolü tetikçiliktir. Bu katliamı gerçekte yapan olarak özne devletin ta kendisidir. 5 Haziran’da Diyarbakır’da ki saldırgan arandığı ve otelde yakalandığı halde serbest bırakılmış ve bunu da sıkılmadan, utanmadan güvenlik zaafiyeti olarak açıklamışlardı. Nereden ele alırsak alalım katliamın birinci derece sorumlusu devlettir.

Aynı devlet 19 Aralık’ta biz devrimci tutsakları tetikçi kullanmadan bizzat katletti. 19 Aralık 2000’de 28 canımızı ölümsüzlüğe uğurladık. Devlet o zaman da bizzat işlediği cinayetleri üstlenmedi. Bugün Suruç’ta ki katliamı tetikçi aracılığıyla yaptı. Haliyle katiller bu durumda en fazla güvenlik zaafiyeti vardı, diyecekler. Belki onu bile söylemezler...

Ama biz ölüm orucu gazileri ve eski tutsaklar olarak biliyoruz ki, gerçek katil Suruç’ta 32 yoldaşımızı katledip, katliamı protesto edenlere azgınca saldıranlardır. Ve sesimizi gerçek katillere karşı çıkarıyoruz. Ve inanıyoruz, ve bunun için mücadele ediyoruz ki, faşizm döktüğü kanda boğulacak!

Burjuvazi,

katletti içimizden ikimizi
bu iki ölü ölmeyen iki ölümüzdür!
Burjuvazi,
kavgaya davet etti bizi
davetleri kabulümüzdür!
Biz nasıl bilirsek hep bir ağızdan gülmesini,
biliriz öylece yaşamasını, ölmesini.
Hepimiz - birimiz için,
birimiz - hepimiz için!..



Wernicke Korsakofflular ve Eski Mahpuslarla Dayanışma Ağı

27 Temmuz 2015 Pazartesi

WKEMDG Çukurova Bölgesi Suruç İzlenimlerini Paylaştı...


Katliamdan iki gün sonra, 22 Temmuzda Suruç'a giderek, WKEMDG adına taziyelerimizi ve dayanışma duygularımızı bizzat iletelim istedik. Sabah çok erken saatte Fatih Sönmez ve ben, Adana'dan yola çıkarak, Düziçi'nde Mustafa Çamlı'yı da alarak Suruç'a yola koyulduk...

TOMA, Asker ve Polis Panzerleri, zırhlı araçların girişleri tuttuğu Suruç'a girdiğimizde, HDP'li bir dost bizi karşıladı ve doğruca katliamın yaşandığı Amara Kültür Merkezi'ne gittik.  

Yanmış ve dalları kopmuş ağaçlar, camları parçalanmış ve sıvaları dökülmüş  binalar, defalarca temizlenmesine rağmen yerlerden çıkmayan genç Yoldaşların kanları; fotoğraflar ve videolardaki görüntülerin sözel izdüşümleriydi...

Vahşet görüntüleri insanı etkiler elbet, ama bebek - çocuk oyuncaklarının bu kadar etkin olacağını düşünemezdim. Parçalanmış, yanmış haldeki rengarenk oyuncaklar, "bizi Kobanê 'ye ulaştırın" dercesine , adeta seyredenlerin gözlerine ve yüreğine hükmediyorlardı.

Her bir köşede ulusal-uluslararası basın kuruluşları, olay tanıkları ve  çevredeki kişilerle röportajlar yapıyordu.   Kararlı yüz ifadeleri ve ağır başlı konuşmalar, yüreklerin kanamasını engelleyemiyordu. Herkes soğukkanlıydı, vakurdu ama devlet destekli IŞİD çetelerine de öfke doluydu...

Patlama noktasında saygı duruşunda bulunduk. Zemindeki parkelerde,  en ufak bir tahribat yoktu. Katil köpek, görevini yerine getirmişti. Parçalanmış beden parçaları, ağaç dallarında, çeşitli binaların balkonlarında ve damlarında, yollarda bulunmuştu.  Bunları dinlerken, "Ve biz unuttuk bağışlamayı! " dizeleri dilimizde, beynimizde dolaşıyordu. Her yer kıpkızıl kandı. Sömürüsüz,  baskısız, bir dünya yaratma mücadelesi, işte bu genç Yoldaşların da kızıl kanlarıyla örülecekti...

SGDF'li dostlar, yaralılarla ve şehitlerle ilgilendikleri için, onlara taziye ve dayanışma duygularımızı yazılı olarak ilettik. HDP'li yöneticiler ve milletvekilleriyle söyleştik ve duygularımızı, birlikteliğimizi, dayanışmamızı bildirdik. 

Yaklaşık iki saat kadar kaldığımız Amara Kültür Merkezi'nden ayrılırken; kanayan yüreklerimiz, içimize akan gözyaşları ve bir de "Bombazede Kobanê Oyuncakları "nın görüntüleri bize eşlik etti. 

Bu katliam, Türk ve Kürt Halklarını birbirine daha çok bağlayacak ve Kobanê'den Karadeniz'e, Kürdistan'dan Türkiye'ye halklar dayanışmasının yeni bir zemini olacaktır! 

"Tırnakla sökülüp kopartılacak" olan zaferimizin inancıyla, hepinizi dostça kucaklıyoruz...

Yazan: Bekir Sıtkı Keçeci
Wernicke Korsakofflular ve Eski Mahpuslarla Dayanışma Girişimi (WKEMDG) Çukurova Bölgesi


23 Temmuz 2015 Perşembe

7 Temmuz 2015 Salı

Savaş Kör Hakkında Kamuoyuna Zorunlu Açıklama




Kamuoyuna; 

Son günlerde Savaş Kör'ün "parasız kaldığı" ve "ailesinin para yardımı talep ettiği" yönünde asılsız bilgiler yayılarak bir sosyal medya kampanyası yürütülüyor. 2005 yılından beri Wernicke Korsakofflular ve Eski Mahpuslarla ilgili çalışma yürüten dayanışma girişimi olarak, İstanbul Tıp Fakültesi psikiyatri kliniğinde tedavi gören Ölüm Orucu Direnişçisi Savaş Kör'ün ailesi ile iletişim kurduk ve durumu hakkında bilgi aldık. TKP/ML davası eski tutsaklarından Savaş Kör'ün tedavi sürecini takip eden kurumlardan biri olarak sosyal medyada çıkan asılsız haberlere itibar edilmemesini rica ediyoruz. 

Ölüm Orucu Direnişçilerinin bu şekilde asılsız haberlerle gündeme gelmesi bizleri üzmüştür. Savaş Kör'ün durumuna ilişkin bilgileri aşağıdaki iletişim bilgilerinden edinebilirsiniz.

Partizan Şehit ve Tutsak Aileleri:   
Semiha tlf: 0 538 797 26 60 

Wernicke Korsakofflular ve Eski Mahpuslarla Dayanışma Girişimi:
Seza tlf: 0 537 749 12 65


Wernicke Korsakofflular ve Eski Mahpuslarla Dayanışma Girişimi

25 Haziran 2015 Perşembe

TİHV 26 Haziran İşkenceye Karşı Mücadele Programını Yayınladı

26 Haziran İşkenceye Karşı Mücadele ve İşkence Görenlerle Dayanışma Günü Etkinlik Programımız!



26 Haziran Uluslararası İşkenceye Karşı Mücadele ve İşkence Görenlerle Dayanışma Günü’nde her yıl olduğu gibi bu yıl da Türkiye İnsan hakları Vakfı olarak başta İnsan Hakları Derneği olmak üzere dost kurumlarımızla çeşitli illerde birçok etkinlik planladık.
İşkenceye sessiz kalmayalım, bu insanlık suçuna ortak olmayalım!
Çünkü işkence durdurulabilir, birlikte işkenceyi önleyebiliriz!
ANKARA
26 Haziran, Cuma saat 11:00’da İnsan Hakları Derneği Genel Merkezi’nde ortak bir basın açıklaması yapılacak.
26 Haziran, Cuma saat 19:00’da Devlet Tiyatroları AKÜN Sahnesi’nde (Atatürk Bulvarı No.227) Mirza Metin’in yazdığı ve oynadığı “DİSKO 5 No’lu” tiyatro oyunu Destar Tiyatrosu tarafından sahnelenecek. Oyun Kürtçe olup, Türkçe ve İngilizce üst yazı ile oynanacak.
27 Haziran, Cumartesi saat 17:00’da Çağdaş Sanatlar Merkezi Konferans Salonu’nda (Kennedy Cad. No:4) Padua Üniversitesi Kriminoloji Bölümü’nden araştırmacı Monica Dorligh “İşkence Failleri: Kriminolojik bir yaklaşım” konulu fail kimliklendirme (offender profiling)üzerine bir sunum gerçekleştirecek. Sunum sırasında Türkçe çeviri yapılacak. Hemen ardından, saat 18:00’da ise farklı ülkelerden dört işkence görmüş kişinin işkence sonrası yaşamlarını ve mücadelelerini anlatan “Gözbağının Ardı (Beneath the Blindfold)” belgesel filminin gösterimi gerçekleştirilecek.
DİYARBAKIR
26 Haziran, Cuma sabahı saat 10:00’da bir insanlık suçu olan işkenceyi teşhir etmek için TİHV Diyarbakır Temsilciliği, İHD Diyarbakır Şubesi, Diyarbakır Barosu, Diyarbakır Tabip Odası ve SES Diyarbakır Şubesi herkesi İstasyon Meydanı’na davet ediyor.
İSTANBUL
Mücadeleyi yükselt, gülümse, işkencesiz bir dünya mümkün! 26 Haziran, Cuma saat 18:30’da TİHV İstanbul Temsilciliği ve İHD İstanbul Şubesi tüm işkence karşıtlarını İstiklal Caddesi Tünel’den başlayıp Galatasaray Meydanı’na, çiştili sanatsal etkinlikler eşliğinde işkenceye karşı cesaret, mücadele, umtu ve dayanışma ile yürümeye çağrıyor!
İZMİR
26 Haziran, Cuma saat 19:00’da işkence görenlerin yanında işkenceye karşı yürümek için TİHV İzmir Temsilciliği, Çağdaş Hukukçular derneği İzmir Şubesi, Özgürlükçü Hukukçular Derneği İzmir Şubesi, Sağlık Emekçileri Sendaikası İzmir Şubesi Alsancak, Erbil Süel önünde buluşuyor. Renklerimizle, sesimizle, sözümüzle, müziğimizle sokaklarda olacağız! Gelin birlikte olalım!