1 Kasım 2012 Perşembe

Wernicke-Korsakoff hastası ölüm orucu direnişçilerinin 31.10.2012 tarihinde İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi'nde yaptığı basın açıklamasını altta sunuyoruz.






BASINA VE KAMUOYUNA


Bizler önceki yıllarda ölüm orucu ve süresiz açlık grevine giden mahpuslar olarak zorla müdahale ve yanlış tedavi sonucu oluşan yeni wernicke-korsakof vakaları istemediğimizi, böylesi bir sonucun bireysel ve toplumsal tahribat anlamına geldiğini ifade etmek için burada bulunuyoruz

Bugün Türkiye zindanlarında PKK ve PJAK davalarından tutsak olanların başlattığı açlık grevi 50. günü bulmuş durumda.

‘82, ‘84, ‘96  Ölüm Orucu ve Süresiz Açlık Grevi eylemlerinde beyin ve sinir hücrelerini koruyan B1 vitamin hapları kullanılmamıştı. 3 eylemde de 60’a yaklaşan günlerde ölümler başlamıştı.

Alınan bilgilere göre bazı hapishanelerde B1 kullanımı engelleniyor. Önümüzdeki günlerde zindanlardan gelecek yeni ölüm haberleriyle yüreklerimiz dağlanacak.

 20 Ekim 2000'de başlayan ölüm orucu direnişinde 122 kişi öldü ve zorla müdahale/besleme ve yanlış tedavilerle yüzlerce mahpus wernicke korsakoff hastası oldu.

Wernicke Korsakoff hastalığı esas olarak zorla müdahale ya da tedavi aşamalarında meydana geliyor. Bilinçli ya da bilinçsiz, zorla ya da rızayla yapılan yanlış tedavilerle birçok mahpus bugüne kadar sakat kalmış durumda. Başbakan ve bakanların yaptıkları açıklamalar dikkate alındığında böylesi bir risk de önümüzde duruyor.

Açlık grevine giden tutsakların talepleri Kürt halkının yıllardır mücadele ettiği uğruna kan ve can verdiği bir talep.
Bütün talepler ya yasal ya da evrensel hukuk ilkeleri çerçevesinde kabul edilebilecek, edilmesi gereken taleplerdir.

Bazı taleplerin bugünden yarına gerçekleşmesi mümkün olamasa bile bu konuda söz verilmesi, bir ışık yakılması ya da bu taleplerin meşru, yasal, barışçıl yollarla ifadesinin, savunulmasının önündeki engellerin kaldırılması ile ölümler, sakatlıklar olmadan bir çözüme varmak olası görünmektedir.

Görüldüğü gibi devletin atacağı basit, insani, adımlarla ölümlerin engellenmesi mümkündür.

Önceki yıllarda bu yapılmadığı için yüzlerce mahpus, mahpus yakını açlık grevleri, ölüm oruçlarında hayatını kaybetmiş, sakat kalmıştır.

Bizler bu sürecin en yakından tanıkları olarak aynı acıların yaşanmasını, mahpusların bilinçlerini, sağlıklarını yitirmesini istemiyoruz. Bizim yaşadıklarımız dünde kalsın, bugün ve gelecek ölümle değil, yaşamın canlılığı ve umuduyla kurulsun diyoruz. Aynı hataların tekrarlanmaması için yeterli deneyimlere sahip olduğumuzu düşünüyoruz.

Tekrar tekrar topluma yaşatılan bu acılara, ölümlere, sakatlıklara artık dur demeliyiz.

Devlet bir an önce yasal, hukuksal, uluslararası sözleşmelerden kaynaklı görevlerini yerine getirmeli, siyaseti ölüm girdabından kurtarmalı, en temel taleplerin, siyasi mücadelelerin yaşam pahasına yapılabiliyor olmasına bir son vermelidir.

Hiç kimse temel insan haklarının elde edilmesi için hayatını ortaya koymak zorunda kalmamalıdır.


WERNİCKE KORSAKOFF’LULAR VE ESKİ MAHPUSLARLA DAYANIŞMA GİRİŞİMİNDEN WERNİCKE KORSAKOFF'LU ESKİ MAHPUSLAR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder