Wernicke-Korsakoff hastası ölüm orucu direnişçilerinin 31.10.2012 tarihinde İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi'nde yaptığı basın açıklamasını altta sunuyoruz.
BASINA VE KAMUOYUNA
Bizler önceki
yıllarda ölüm orucu ve süresiz açlık grevine giden mahpuslar olarak zorla
müdahale ve yanlış tedavi sonucu oluşan yeni wernicke-korsakof vakaları
istemediğimizi, böylesi bir sonucun bireysel ve toplumsal tahribat anlamına
geldiğini ifade etmek için burada bulunuyoruz
Bugün Türkiye
zindanlarında PKK ve PJAK davalarından tutsak olanların başlattığı açlık grevi
50. günü bulmuş durumda.
‘82, ‘84, ‘96
Ölüm Orucu ve Süresiz Açlık Grevi eylemlerinde beyin ve sinir hücrelerini
koruyan B1 vitamin hapları kullanılmamıştı. 3 eylemde de 60’a yaklaşan günlerde
ölümler başlamıştı.
Alınan bilgilere göre
bazı hapishanelerde B1 kullanımı engelleniyor. Önümüzdeki günlerde zindanlardan
gelecek yeni ölüm haberleriyle yüreklerimiz dağlanacak.
20 Ekim 2000'de başlayan ölüm orucu direnişinde 122
kişi öldü ve zorla müdahale/besleme ve yanlış tedavilerle yüzlerce mahpus
wernicke korsakoff hastası oldu.
Wernicke Korsakoff
hastalığı esas olarak zorla müdahale ya da tedavi aşamalarında meydana geliyor.
Bilinçli ya da bilinçsiz, zorla ya da rızayla yapılan yanlış tedavilerle birçok
mahpus bugüne kadar sakat kalmış durumda. Başbakan ve bakanların yaptıkları
açıklamalar dikkate alındığında böylesi bir risk de önümüzde duruyor.
Açlık grevine giden tutsakların
talepleri Kürt halkının yıllardır mücadele ettiği uğruna kan ve can
verdiği bir talep.
Bütün talepler ya
yasal ya da evrensel hukuk ilkeleri çerçevesinde kabul edilebilecek, edilmesi
gereken taleplerdir.
Bazı taleplerin
bugünden yarına gerçekleşmesi mümkün olamasa bile bu konuda söz verilmesi, bir
ışık yakılması ya da bu taleplerin meşru, yasal, barışçıl yollarla ifadesinin,
savunulmasının önündeki engellerin kaldırılması ile ölümler, sakatlıklar
olmadan bir çözüme varmak olası görünmektedir.
Görüldüğü gibi
devletin atacağı basit, insani, adımlarla ölümlerin engellenmesi mümkündür.
Önceki yıllarda bu yapılmadığı için yüzlerce mahpus, mahpus yakını açlık
grevleri, ölüm oruçlarında hayatını kaybetmiş, sakat kalmıştır.
Bizler bu sürecin en yakından tanıkları olarak aynı acıların yaşanmasını,
mahpusların bilinçlerini, sağlıklarını yitirmesini istemiyoruz. Bizim
yaşadıklarımız dünde kalsın, bugün ve gelecek ölümle değil, yaşamın canlılığı
ve umuduyla kurulsun diyoruz. Aynı hataların tekrarlanmaması için yeterli
deneyimlere sahip olduğumuzu düşünüyoruz.
Tekrar tekrar topluma
yaşatılan bu acılara, ölümlere, sakatlıklara artık dur demeliyiz.
Devlet bir an önce yasal, hukuksal, uluslararası sözleşmelerden kaynaklı
görevlerini yerine getirmeli, siyaseti ölüm girdabından kurtarmalı, en temel
taleplerin, siyasi mücadelelerin yaşam pahasına yapılabiliyor olmasına bir son
vermelidir.
Hiç kimse temel insan haklarının elde edilmesi için hayatını ortaya koymak
zorunda kalmamalıdır.
WERNİCKE KORSAKOFF’LULAR VE ESKİ MAHPUSLARLA DAYANIŞMA GİRİŞİMİNDEN WERNİCKE
KORSAKOFF'LU ESKİ MAHPUSLAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder